Seyahatnamesi
ile Meşhur Evliya Çelebi'miz Trabzon için şöyle demiş: "Bu
şehre küçük İstanbul denilse yeridir. İrem bağları gibi süslü bir şehirdir
burası.''
Ve devam etmiş insanı hakkında da
çok anlamlı sözler söylemiş.
Gözlemleri meşhur, Evliya Çelebi
1640 ağustosun Trabzon'unu gezdiğinde yaptığı tespitlerinde
Trabzon'un İmparatorluğun başkenti İstanbul'dan aşağı
kalır tarafı olmadığını belirterek Trabzon için "KÜÇÜK İSTANBUL"
benzetmesi yapmıştı.
Zengin ve asil bir aileden gelen
Evliya Çelebi’nin Trabzon gezisi notları günümüzdeki yaşam tarzıyla hemen hemen
aynı.
İstanbul’da ne varsa Trabzon’da
da o vardı. Trabzon Beyefendisi, Hanımefendisi… Tiyatro, musiki, basın yayın,
el yazmaları ile kütüphaneler, şairler, edebiyatçılar, sporcular ve daha
da fazlası ile Trabzon sanat, kültür, spor ve ticaret merkezi özelliği
yüzyıllar öncesinde de vardı.
Trabzon halkının asil ve musikiye
düşkün olduğunu belirten Evliya Çelebi, insanının da dost sadık ve güvenilir
olduklarını anlatırken ahalinin meslek, sanat, zanaat ehli yetişmiş ilim irfan
sahibi ahaliden oluştuğunu belirtir.
Her türlü meyve ve sebzenin
yetiştiği başta hamsi olmak üzere çeşitli balıkların Trabzon'da bolca
bulunduğunu zamanın sportif müsabaka ve eğlencelerinin şehrin merkezinde
yapıldığını anlatan Evliya Çelebi başkent İstanbul'un küçük bir örneği
benzetmesini yaparken haksız da değildi.
Bu arada Osmanlı İmparatorluğu'na
en parlak dönemi yaşatan üç önemli padişahın yolu Trabzon'dan geçip İstanbul'da
tahta çıktığını da belirtmeden geçemeyiz. Fethi gerçekleştiren Fatih Sultan
Mehmet:
"Trabzon fethedilmeden
İstanbul'un fethi tamamlanmış sayılmaz" derken Trabzon'un ne kadar önemli
ve stratejik bir coğrafyada olduğunu belirtmiştir. Ve sözün söylendiği tarih
1461dir.
Yavuz Sultan Selim 23 yıl Trabzon
Valiliği yaptı.
Cihan Padişahı Kanuni Sultan
Süleyman Trabzon'da doğdu. 15 yaşına kadar yaşadığı bu kentte eğitimini aldı.
Trabzon şehzadeler kenti olarak padişahların özel ilgi gösterdiği ve Osmanlı
döneminde eyalet merkezi olarak yönetildiği bir yerleşim merkezi idi.
Şimdi bunları yazarken
Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan ve kimsenin tasvip etmediği hemen
her stadyumda rastlayabileceğimiz olaylar olunca bilhassa İstanbul merkezli
Trabzon'u karalamaya yönelik bir söylem gelişti.
5000 yıllık tarihi geçmişiyle
tıpkı İstanbul gibi tarihin en eski kentlerinden biri olan Trabzon bir futbol
müsabakası sonrası kentin tarihi geçmişi ve Türk kültürüne yaptığı katkılar göz
önüne alınmadan sorumsuzca linç etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Trabzon sadece futbolu ile değil
kültürü ve sanatıyla, yetiştirdiği bilim ve devlet insanları ile ülkesine
katkı vermede hep öncü rol oynamıştır.
Kaldı ki futbolun ilk kez
İstanbul'da oynandığı tarihlerde de Trabzon'da kulüpleşme ile seyircili
müsabakalar yapılmaya başlanmıştı.
Fenerbahçe ligler kurulmadan önce
elde ettiği amatör şampiyonluklarını tescillenerek bugüne yansımasını istiyor
ya. Trabzonspor da bu talebe karşılık tamam biz de amatörlük dönemlerimizdeki
kurucu kulüplerimizin aldığı şampiyonlukları tescil edelim diye hodri meydan
çekerken şehrin futbol geçmişinde yer alan futboldaki başarılarının en az
İstanbul takımları kadar eski olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
Tarihteki kütüphaneleri ve eğitim
kurumları her zaman övgü ile anılmıştır. Anadolu'daki ilk matbaa Trabzon'da
kurulmuş. Kentte çıkan gazete ve dergiler Bab-ı Âli ile yarışır durumda idi.
İşi özünden koparıp saha içindeki
kabul edemeyeceğimiz olaylardan yola çıkarak kadim bir kentin sinir uçlarına
dokunup eleştiri sınırlarını aşmak hiç de hoş olmayan bir ayrımcılığın
görüntüsü olarak maalesef yazılı ve sözlü, görsel basında yer aldı.
Bu tür yaklaşımlar gereksiz ve
tehlikeli mecralara yol açabilen maksatlı değilse bile en azından mantığı
olmayan söylemlerdir.
Bakın bizim gençliğimizde, “Moda
Paris'te doğar ertesi gün İstanbul'a gelir. Birkaç gün sonra da Trabzon'da
insanların üzerinde yeni moda giysileri görürsünüz" sözü çok yaygındı.
Siz siz olun Trabzon'a dil
uzatmayın evet bu ilin yüzölçümü 5000 km kare bile değilken, ancak bir milyonu
bulmayan nüfusu ile nasıl olur da milyonlarca nüfusa karşı gerek
sportif anlamda olsun gerekse kültürel sahada mücadele ettiğini düşünseniz
iyi olur.
Tarihi karakterini günümüze
yansıtan Trabzon Milli Mücadele’de en önce ve en ön safta bulunduğunu da
unutmadan Mustafa Kemal Atatürk'ün Trabzonlular için;
"Arkadaşlar; beş sene önce
ilk kez Samsun'a ayak bastığım zaman bana kalp gücü veren vatandaşlarımın ilk
sırasında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya Büyük Kanlı
Savaşına Üçüncü Tümen ile yetişen Trabzon evlatlarının savaş alanında gösterdikleri
özverili çabaların kıymetli anısı bilincimde sürekli canlı kalacaktır.”
sözlerini birkaç kere okuduktan sonra Trabzon'u ağızlarına almalarını tavsiye
ederim.
Kimse ve hiçbir kurumun bu iki
kadim şehri dünya ve Türk tarihine damgasını vurmuş tarihe mal olmuş görkemli
geçmişini bir futbol topunun yarattığı kargaşaya bel bağlayıp küçümsemeye
hakkı olamaz.