SON DAKİKA
SON DAKİKA


Buz tutan gecelerin şafağında kurulan Cumhuriyet
23.04.2024

Bu ülke kolay kazanılmadı.

Konuşurken ne kolay değil mi?

Bir avuç idealistten başka kimse ülkenin kurtulacağını yeni bir devlet kurulup Türk milletinin yeniden özgür bir şekilde hayatını sürdüreceğini inanmazken, Samsun başdurak olmak üzere Anadolu'nun zor coğrafyasında milleti bir araya getirmeye çalışan Mustafa Kemal Atatürk’ün bir anısını Falih Rıfkı Atay Çankaya isimli eserinde anlatıyor.

"Azlettiler aldırış etmedi. Yoluna devam ediyordu.

Yolda bir de Ali Galip hikayesi vardı. İstanbul onu yakalamak için yollamıştı. Fırsatçı ve fesat bir adamdı. M.Kemal onu bile elde etmek için sabaha kadar dil döküyordu.

Sivas'tan yola çıkarlar.

Geceyi Refahiye'de geçiren M.Kemal ertesi gün uzun bir yürüyüşle Erzurum'a varmak ister.

Yol bozuk.

Yanlarına aldıkları yemekten dolayı onun dışında herkes hastaydı.

Çardak boğazından Fırat'ın yanından geçen şosa üzerine düşen bir metre kutrunda kaya yolu tıkamıştır. Arabanın devam etmesine imkan yoktu.

Yanlarına bir kazma almışlardı.

İki kişi zorla bir geçişi açabildiler.

Mustafa Kemal eski açık bir arabada idi. Durmadan bozulur, şoför tamiri yapmak için uğraşıp duruyor ve yorgun argın arabayı sürüyordu.

Bu  nedenle Erzurum'a varılamayacağı anlaşıldığından Erzincan'ı tutmak istediler.

Karanlık bastı. Çardak boğazından bir türlü çıkamamışlardı.

Haziran olduğu halde çevrede kar vardı. Gece ilerleyince yolu da kaybettiler. Seller şosayı berbat etmişti. Arkada iki otomobil de yetişememişti.

- Geceyi yaşadığımız yerde geçirelim, dedi.

Arabadaki battaniyeyi serdiler.

Bu arkadaşının yatağı idi.

Kendisi açık otomobilinin içinde uyumaya çalıştı. Sabah aydınlığında yeniden yola düzüldüler."

Erzincan'ın ayazında arkadaşlarının kimi yerde taşların üzerinde kendisi de üstü açık arabada soğuğu iliklerine kadar hissettiği o karanlık gecede her şeyi göze almış bir inanmışlık ve kararlılıkla gelecek günleri planlıyordu.

"Kazım Karabekir ve yanındakiler, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını karşılamak üzere ILICA'ya kadar geldiler.”

Bu arada karşı tepelerde bir hareketlenme sezinler Mustafa Kemal.

Bunlar insan ve kağnı silüetleri idi.

Bu kervanın başındaki adam aşağı doğru inip M.Kemal ve arkadaşlarını görünce selamlaştı.

Atatürk, “Ağa nerden geliyorsun?” diye sorunca adam “Rus gelince muhacir olup Çukurova'ya yerleştik. Geçimimiz de yerindeydi ama son zamanlarda Erzurum'u Ermenilere verecekler diye bir söylenti duyunca gidip göreyim kimin malını kime verecekler dedim.”

Mustafa Kemal bu söz üzerine etrafındakilere dönerek;

"BU MİLLETLE NELER YAPILMAZ!”

diyerek millete olan güvenini bir kez daha göstermiş oldu.

Bu arada bazı yazar ve devlette önemli görevler almış zat-ı muhteremler İngiliz ya da Amerikan mandasına mı girsek diye tartışırken, yolu olmayan Anadolu’nun kıraç topraklarında M.Kemal ve arkadaşları Milli Mücadele'nin ışığını yaymaya calışıyorlardı.

Çünkü onlar şunu biliyorlardı;

"YUFKA YÜREKLİLERLE

ÇETİN YOLLAR AŞILMAZ.”

Bu arada dünya kamuoyu Anadolu’daki milli hareketi önemsemeye başladığında Sivas'a gelince kendisi ile görüşen Amerikalı General Harburd şöyle yazmıştır: "Mustafa Kemal otuz sekiz yaşlarında. Zayıfça, boyu bosu yerinde. Asker tavrılı bir genç adam. Ateş hattında tehlikeye uğramaktan çekinmez olduğunu  tehlikesinden korkmamak olduğunu... Ve bu nedenle  şahsiyeti ile arkadaşlarına kolayca hakim olmuştu. Onun ve yakın arkadaşlarının gerçek vatanseverler olduklarını gördük."

General Pershing'in kurmay başkanı olan General Harburd Sivas'ta Mustafa Kemal'le görüşürken der ki:

- Türk bilgilerini okudum. Milletiniz büyük kumandanlar yetiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü durum sizin açınızdan hiç de iç açıcı değil mealinde sözler söyleyince M.Kemal 

"Teşekkür ederim dedi tarihimizi okumuş bizi öğrenmişsiniz.

Fakat şunu bilmenizi isterim ki, biz emperyalizmin pençesine düşen kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkum olmaktansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz" diye cevaplayınca,

General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar

"Biz de olsa aynısını yapardık" diyerek yanından ayrıldılar.

Bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla, TBMM'nin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yollarda çekilen zorlukların sadece bir kısmını sunmak istedim.

Atatürk bu zor şartlarda bile milletin temsil hakkını kullanması için kongreler tertipleyerek kurtuluşa birlikte yürümenin kararlılığını göstermiştir…

Atatürk'ün deyimiyle,

Bu devlet bu cumhuriyet;

"YAVAŞ YAVAŞ AŞAĞILIK BİR ÖLÜME MAHKUM OLMAKTANSA BABALARIMIZIN OĞULLARI

OLARAK VURUŞA VURUŞA

ÖLMEYİ  TERCİH EDENLERİN" çelikten iradeleri ve milletine olan güveniyle kurulmuştur.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap