O çocuklar yıllarca bu çileyi çektiler.

Her gelen geçen araçlara el sallayıp bir umut kendilerini alırlar diye beklediler yol kenarlarında. 

Aslında tehlikeli bir bekleyişti onlarınki.Öyle ya yol kenarındaki öğrencilere bir kendini bilmez sürücü gelir çarpabilirdi.

Ya da tanımadığın bir araca bitmişsin olmaz olmaz demeyin...Hergün neler olmuyor ki.

Senelerdir aynı çile.

Dolmuşçuların saatleri okula,okulun saatleri dolmuscuya uymaz.

Ve gençler başlarının çaresine bakmaya kalkışınca malesef Trabzon'un gündemini sarsan istenmeyen olaylar meydana geldi.

Oysa çözüm o kadar kolaydı ki...

Şimdi bir sorgulama yapalım.

Sürmene Deniz Bilimleri Fakultesinin öğrencileri var da o bölümün dekanı ve de öğretim üyeleri yok mu?

Çok mu zordu okul idaresinin kaymakamlık,belediye ve Şoförler odası ile sorunu koordine içinde çözüme ulaştırması.İlçe yöneticilerinin  başta kaymakam ve belediye bu sorunu çoktan çözmeliydiler.

Nitekim Büyukşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, her zamanki hassasiyetiyle bir talimatla yılların yarasını çözüverdi.

Artık öğrenciler,okula gidiş ve gelişlerinde sorunla karşılaşmayacak .

Üstelik ücretsiz yolculuk yapacaklar.

Peki neydi yıllarca süren  ve bir türlü çözülemeyen bu ulaşım sorununun nedenleri?

Her zamanki gibi yine ticari endişeler ve peşi sıra " şoför esnafı"yla karşı karşıya gelmek istenmemesi.

Ne oldu şimdi?

Trabzon yine araç yolunu kesip zorla trafiğe çıkmasını engellenen kent  suçlamasıyla başbaşa kaldı.

İmaj herseydir.

Marka olmak da o markanın değerini ve devamlılığını korumak da çok zordur.

Şimdi raylı sistem için projeler hazırlanıyor ya,artık gecikmeden alternatif ulaşım araçları Trabzon'da bir an önce hizmet vermeli.

Giresun sınırından,Rize sınırına kadar raylı sistem kurulup trafiği rahatlatmak gerekir.

Istanbul'un boğazından,denizinin altından,toprağının derinliklerinden kısaca havada karada denizden ulaşımı sağlanırken şoför esnafının tepkisi gündeme gelmiyor da  nedense en ufak bir trafik planlamasında hemen popülist söylemler devreye girip Trabzon halkı bir yana bırakılıp şoför esnafının kaybı konuşulmaya başlanır.

Halbuki bütün saydığım bu ulaşım çeşitleri birden hizmet vermeye başlasa bile dolmuş esnafı hiçbir zarara uğramaz.Aksine daha rahat çalışma ortamına kavuşacaktır.Yolcu da farklı alternatifler içinde seçimini yapacaktır.

 DURİZM

 YAPAYRUK DA

Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünde şube müdürü olarak göreve yeni başlamıştım.

Müdürümüz sonradan Trabzon Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı da yapan M.Volkan Canalioğlu idi 

O dönemlerde  turizm faaliyeti içinde pansiyonculuk ya da kırsal alanda tesis yapmak isteyenlere bakanlık az da olsa bir can suyu misali katkı sağlıyordu.

Birgün müdür bey,bir talep var gidip bakıver bir rapor tutup gereğini yapalım diye beni görevlendirdi.O dönemde  turizmi geliştirmek için  en ufak bir fırsatı bile değerlendirme adına önemli çaba sarfediliyordu.

Nitekim Karadeniz Bölgesinde ilk ev pansiyonculuğu hizmeti Trabzon'da gerçekleşti.

Yine Karadeniz'de ilk mavi bayraklı plaj,Sürmene Çamburnu'nda hizmete girdi.

Daireye kırsal alandan turizm adına birseyler  yapmaya çalışan pek çok kişi  bilgi almak üzere  gelirdi.

Bizim yaylalarımızın birinde idi inceleyecegimiz "tesis!"

Gittik.

Gördük.

Ama ne gördük.

Bir derme çatma çardak.

Onun yanında mangal.

Etlerin korunduğu ahı gitmiş vahı kalmış bir buzdolabı.Birkac masa ve sandalye...

Ama Allah için manzara harika.

Doğa muhteşem.

"Tesis" sahibi de çok heyecanlı.

Çok ta ürkütmeden neler yapılması gerektiğini anlatıp yasal zorunluluklar yerine getirilmesinin gereğini söylerken,"patrona!" tamam muhteşem bir doğada, eti mangalda yedik, elimizi filan nerde yıkayacagız diye sorduğumuzda,esnaf onu da düşündük diyerek altında musluğu olan bir taşın üstüne konulmuş içi su dolu plastik  bidonu göstermez mi?Yanında da tanınan üzerinde bir sabun...

Bu böyle olmaz,siz ne yaptığınızı biliyor musunuz diye biraz da sitemkar olarak söylendigimde;

"Müdür bey Durizm yapayruk da" cevabını aldığımızda gülmekten neredeyse Yaylanın çimenlerine yuvarlanacaktık.

Bugün belki de o girişimci arkadaş herşeyiyle noksansız bir turistik tesisin sahibidir şimdilerde.

Böylesine şartlarda insanımızı da bilgilendirip turizmin  yaygınlaştırılmaya çalışıldığı dönemlerden  dünya markalarının yatırım yaptığı bir zamana gelmek kolay olmadı. Trabzon'da,turizmi önemsemeyen ya da  kentin marka değerine zarar veren ve bu konuda gereğini yerine getirmeyen yönetici kim varsa Trabzon'u sevmiyor demektir.