Bazen iş işten geçtikten sonra eleştirmeyi seven bir
toplumuz.
Bir yatırım yapılıp bitirildikten sonra hataları,
eksilikleri, yanlışları dile getiririz.
Herkes bir şeyler söyleyip durur.
Oysa hatalı, eksik veya kanuna aykırı olan o yatırım
hayata geçirilmeden önce kimse sesini çıkarmaz, ortalıkta gözükmez.
Bazı cılız sesler çıksa da kimse kale almaz.
Yatırım tamamlanmaya başlayınca birçok kişi başlar feryat
feveran koparmaya.
Diyeceğim o ki Rize’de Rize Belediyesi ile Rize Ticaret
Borsası’nın ortaklaşa yürüttükleri 20 milyonun üzerindeki Çay Çarşısı Projesi
şu sıralar kentte fazlasıyla tartışılıyor.
İnşaat hızla yükselirken proje iyice ortaya çıkmaya
başlayınca eleştirilerde gelmeye başladı.
Kimileri kıyı kanununa aykırı olduğundan dem vururken
kimileri de kent merkezindeki diğer yüksek ve riskli binaların yıkılmasına
rağmen sahilde yüksek katlı bir projenin yapılmasının ne kadar doğru olduğunu
sorguluyor.
Evet, haklısınız.
Ancak adama sormazlar mı, bu yatırım yapılmadan önce
neredeydiniz?
Rize’nin sivil toplum kuruluş temsilcileri, meslek
odaları, siyasileri hiç mi bu projeyi görüp incelemedi?
Kıyı kanununa aykırı olduğunu anlayamadılar mı?
Yoksa herkes ahbap dost veya çıkar menfaat ilişkisi yüzünden
susmayı mı tercih etti?
Şimdi gelinen noktada tepki koymanın da pek bir anlamı
kalmıyor.
Heyhat, ne söyleseniz nafile, iş işten geçti artık.
Sivil toplum kuruluş temsilcileri, meslek odaları
‘neredeydiniz’ diye sormazlar mı?
Atı alan Üsküdar’ı geçti bile!
Proje tamamlanırken çok da artık konuşmanın, eleştirmenin
bir anlamı yok.
Elbette hatadan dönülmeli, yapılması mümkünse eksiklikler
tamamlanmalı.
Ancak proje yıkılıp yeniden mi inşa edilecek?
Milli servet, çarçur mu edilecek?
Gerçi biz biraz alışmışız yapıp yıkmaya.
Zaman zaman ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile işler yapıldığı
için bazı yatırımlar önce yapılıp sonra yıkılır.
Çok şahit olmuşuzdur bu tür işlere.
Bu yüzden çözüm önerileri, eleştiriler iş işten geçtikten
sonra yapılınca çok da bir anlamı kalmıyor açıkçası.
Kentin menfaatlerine göre hareket edilecekse eksiklikler,
yanlışlar zamanında düzeltilmeli.
Ve birçok sivil toplum kuruluş temsilcisi, meslek
odaları, elini taşın altına koyarak kente karşı sorumluluklarını yerine
getirmeli.
Gerekirse birlikte hareket ederek hatalı olmasına rağmen
dayatılan projelere ortak tepki koyarak yanlıştan dönülmesini sağlamalıdır.
Eğer bunu yapmazsanız sonra da iş işten geçtikten sonra
‘bu kente ihanet ediliyor’ dersiniz ve oturup vahlanırsınız!