SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ne Olur Beni Çocuk Yap
17.09.2023

Geçen yıl, yaşanmış kadın hikayeleri dinledim, kaydettim. O hikayeleri, kitaplaştırmayı çok istiyorum. Her biri ayrı bir dünya ve hayat hikayesi.

Bir tanesinde kadın “size ilginç gelebilir ama çirkin olmayı ne kadar çok isterdim, bir bilseniz. Benim çocukluğum, genç kızlığım, evliliğim, anneliğim, orta yaşım, gelinliğim hep çalındı. Ben hep bir kâbusun içinde yaşadım; çalıntı hayatımla. Genç kızlığımda babam ve abilerim, evlendiğimde ise kocam “nereden geliyorsun? Dedi hep. Hayatım hep tembihlerle ve şüpheyle geçti.”

Diğer bir kadının hikâyesinde ise “akşamları yatağa uzanıp dua ederdim. Yarın daha güzel olsun Allah’ım.   Kadınlar artık gizlenmesin, kadınları cahil erkeklerden koru Allah’ım. Benim hayatım hep Rüzgâr gibi geçti filminde ki o repliği söyleyebileceğim günü beklemekle geçti “Bir gün canım ne isterse yapıp söyleyeceğim. İnsanlar beğenmezse de umurumda olmayacak.” Düşünüyorum da bu ağır yükleri omuzuma yükleyen hep kocam ve erkeler oldu.”

Bir diğer kadın ise “babam bana sana baktığını hissettiğin erkeklerle, göz teması kurma. Gözlerini kaçır ki onunla ilgilendiğini düşünüp günahkâr olma. Kimseye ümit verme, yoksa sana sürtük gibi bakarlar. Sen erkek değilsin, sen kadınsın, sen erkek gibi üstün değilsin.”

Bu kadınların hayatlarını, erkekler yazdı. Masalın kahramanı belki kendileriydi ama onlara tıpkı kırmızı başlıklı kız gibi, ormanda neyle karşılaşacağını bilmeyen kaybolmuş muamelesini de hep erkekler reva gördü.

Şimdi bu hikayeler de neyin nesi, diyorsunuz biliyorum.

Bu hafta “Anne de olsa sırtına bakamazsın. Diz kapağının üstü tahrik eder” diyen saçma sapan bir insanı okuduk.

Hatta ilahiyatçı bir şahısta “Her ilde eşiniz olabilir “diyerek verdiği fetvasıyla, erkekleri neredeyse sapık ilan eden, bir açıklamada bulundu.

Ne medeni kanunu bildiler. Ne de erkek ve kadının eşitliğini tanıdılar. Hatta tek eşliliğin zorunluluğunu ve sağlığını da bilemediler... Oysa ki yeryüzüne Adem ve Havva olarak, yani kadın ve erkek olarak eşit gönderildik.

Bu kendini bilmezler, böyle kafalarına göre, fetva verince de İslam’ı sosyal hayattan uzaklaştırıp, insanları çağ dışı düşünmeye sevk ediyorlar.

Artık bir susun ne olur!

Karanlıkta, aslında görmediğimiz için her şeyi eşittir.  Karanlıkta seçemezsin de. İşte! O yüzden gözleri kapalı insanların, seçim yapmaya da hakkı yoktur. Çünkü özgürlüğü yoktur.  Görebilmesi için, gözlerinin açık olması gerekir. Peki! Sorarım size, özgürlüğü olmayanın, ahlakı olur mu? Olmaz. Çünkü o birilerinin hükmündedir.

Kadın için en zor kural, yalnızlığı, tek başınalığı ve kuralların sadece kadına tanınmasıdır. Birileri oturup, bugün kadınlar için ne diyeyim, ya da benim işime ne yapsam ne desem daha kolay gelir diyor ve hiç utanmadan konuşuyor, fetva veriyor.

Her canlı doğar, büyür ve ölür; değil mi? Ama neden kadınların çoğu, doğup büyümeden ölüyor.  Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek kadar kesin ve kati olan canlı denkleminde, kadınlar bu durumdan neden muaf?

Bu yazıyı bir kadının isyanı ile bitiriyorum “Allah’ım büyümüş olmaktan, kadın olmaktan nefret ediyorum. Ne olur çocuk yap beni. O zaman ne güzeldi dünyam. Ne erkek vardı ne de kadın, hepimiz kör ebe, çizik taş, top oynardık, eşit olarak.”

Leyla Erbil “Varoluşumun anlamını yeniden kendimde kursam yavaş, yavaş… Dünyada hiç kimsenin, neden kendi olmadığı üzerine bir kitap yazsam. Bu ülkede ki vicdan yokluğunun nedenini anlatsam…” 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap