SON DAKİKA
SON DAKİKA


Merhaba Dedi
23.07.2023

Yıllar önce çekmeceler diye bir yazı yazmıştım. Hani anılarımızın biriktiği çekmecelerden bahsediyorum. O günden bugüne, çekmecelerde kim bilir daha neler neler birikti. Dün Özlem’le temizlik gününde, çekmeceleri düzeltmek, yine benim görevim oldu.  Atmaya dahi kıyamadığım o sararmış, bir tarafı yırtık kağıt parçalarının, tek taşın, beş taşın yanında ki kıymetini size anlatamam. Çocukluğumun oyunları ve daha nice anılar, yine bana merhaba dedi.

O çekmeceler, insanın üstünün tozla kaplandığı ve üflemeye dahi kıyamadığı anılarının biriktirdiği yerlerdir.

İzleri derin olan, hüzün, sevinç, mutluluk ve gözyaşının olduğu yerlerdir çekmeceler.

Bazen hasret kokar, bazen özlem kokar, bazen anne, bazen baba, bazen arkadaş, bazen çocuk, bazen sevgili, bazen kız kardeş kokan…

Kilitleyemediğin, yırtıp atamadığın, sararmış sayfalardan oluşan, bazen küçücük bir not, bazen eline gelen bir fotoğraftır çekmece.

Dün hala sakladıklarımın olduğu o çekmecelerde, neler neler saklı.

Salondaki çekmeceler, mutfakta ki, banyoda ki, etejerin çekmecesi, kitaplığın, balkonun… hepsi farklı çekmeceler.

Annemin çekmeceleri sabun ya da lavanta kokardı. Bazen de naftalin kokardı. Sahi naftalin hala var mı? Uzun zamandır o kokuyu bile koklamaz oldum. Naftalinin kokusunu arar hale geleceğimi hiç düşünemezdim. Hiç sevmediğim o keskin koku, burnumu sızlatan oldu.

Bugünlerde halet-i ruhiyemiz tarifsiz hallerde. Zamdan, sıcaktan, dışarda ki tehlikelerden ve daha nice olumsuzluktan “yeter” diye seslenen iç sesimizden, cılızda olsa, geçmişin sesini duyar gibi olmak insanı biraz rahatlatıyor. O anlarda adeta masalsı bir diyarda yaşıyormuşçasına hissediyor insan dediğimiz. Gerçekler, insanlar, sokak, doğa, her yer ve her şey artık insanı yoruyor ve hayrete düşürüyor. Bugünlerde ne çok şaşırıyoruz değil mi?

Bu şaşkınlık, tarif edilemeyecek kadar büyük bir ürperti.

Daha nereye kadar bu küçülmeler, daralmalar…

Buna da şükür sözlerini, ne çok kullanılır ve duyar olduk. Kuşkusuz herkes yaşamını daha da iyileştirmek istiyor. Ama bunun için sağlam bir zeminde, durduğumuzu bilmemiz ve değerimizi hissetmemiz gerekiyor. O da olmayınca çak şükürle idare ediyoruz işte!

Sanki araftayız.  Ne sağa, ne sola, ne ileriye nede geriye gidememek.  Sabit, sıkışmış ve çaresizlik ile boğuşuyoruz adeta. Sanki kaderini bir başkasına teslim etmiş gibi yaşıyoruz. Bu dünya da Araf’ı neden kabul edeyim ki? Neden yaşayayım ki?

İlginç günlerden geçiyoruz, evet. Dışarıda tehlike var, içimizde ise sıkıntı var.

Dengelemek yine bize düşüyor. İnsan bedeni aciz ama bizler, ruhumuzu büyütmeliyiz. Ruh sakinse, ruh mutluysa sorun yok.

Haydi çekmecelere geri dönelim!

Ben etejerin çekmecesinde annemi buldum.  Kim bilir! Belki 15, belki 16 yaşında işlediği peşşgirini buldum. Üzerinde işlediği leylek, hala canlılığını koruyor annemin peşgirinde. Kendisi aramızdan ayrılalı bir buçuk sene oldu, ama anıları hala canlı, bazen gülümsüyor, bazen hüzün bırakıyor.

Annemin masalı bize yön veren olarak devam ediyor.

Evet masallarımız biz seçeriz. Ama bugünlerin masalını biz seçmedik. O bizi seçti. O yüzden bugünün masalı, gelecek nesillerin çok mutlulukla okuyacakları bir masal olmayacak. Nerde okuduğumu hatırlamadığım çok güzel bir söz vardı “Dünyanın okuduğu hikayeler değişirse, dünya da değişir” diye.  Evet hikayelerde, kahramanlar artık iyi değil. Sadece güçlü. Dolayısıyla dünya da iyi bir yerlere gitmiyor.

Evet çekmecelerde var olan ve sakladığımız her bir hatıramıza, sahip çıkalım. Böyle giderse, elimizde bir tek o anılar kalacak.

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap