Yazdıklarım çoğunlukla yaşadıklarımdır, hatta
gördüklerimdir. Kimseyle alıp veremediğim yok, husumetim de yok. Yazdıklarım
olay olsun, gündem olsun diye bir derdim de yok. Ama yazdıklarım, her kesimden
insan için bir ibret, mesaj ya da hoş bir sedadır.
Birtakım makamlardan kimler geldi, kimler geçti. O makamlardan ayrılanlar, geride
bıraktıklarıyla ya çok konuşuldu ya da unutuldu. Eğer bu makam sahiplerinin,
geride bıraktığı bir saygınlığı var ise,
işte o “baki” kalıyor ve unutulmayan oluyorsunuz.
Ahlaklı bir yönetime sahip olmak için, bir dönem temiz
toplum tartışmasını yaşadık. Rahmetli Gün Sazak “Temiz ve ahlaklı toplum
yönetimi” için çok mücadele vermiştir.
İşte tamda bu görüşten hareketle, milletin menfaatini
düşünen ve temiz topluma giden yolda, ahlaklı yönetimin gerektiğini savunanlar,
iş kendi makamlarına gelince, başka oluyor. O zaman nerede temiz siyaset diye
sormadan, edemiyorum işte!
Bugün yine bir kadına yapılan haksızlığı yazacağım, konu
Şeyma Döğücü. Kendisi bir önceki dönem Sancaktepe Belediye Başkanlığı yaptı.
Başarılı ya da başarısız olması, konum değil. Üstelik kendisine de çok
kızgınım. Siyasi sebeplerle, bana randevu vermeyen bir belediye başkanıdır
kendisi. Hoş aynı davranış biçimini 2019 yılında, Büyükşehir Belediye Başkanı
seçilmiş kişiden de görmüş ve yaşamış bir siyasetçi aynı zamanda gazeteciyim.
Benden değilsin politikası sağcısı, solcusu, dincisi, laik olanı, liberalinin
ortak noktasıdır. Komik değil mi?
Oysa hep şuna inanırım. Çağdaş Türkiye’nin güvencesi özgür,
donanımlı ve taraf olmayan bürokratlar ve siyasetçilerle sağlanabilir. Ama
hikâye hep aynı, bendensin, değilsin.
Yaşamımızda en çok yaptığımız hata nedir diye sorsam, ne
dersiniz? Bence yanlış yapmaktır.
Bakıyorum da ne çok yanlış yapmışım ve yapmaya da devam
ediyorum. Sizler de öyle.
En çok bu yanlış hikayesini ise çoğunlukla siyasetçiler ve
birtakım gazeteciler yapıyor.
Bugün beyaz, yarın siyah oluveriyor. Bugün güzel, yarın
çirkin, bugün gül yarın diken oluyor, bugün oğlum olan, yarın başka bir şey
oluveriyor ve daha nice külah değişimleri.
Şeyma Döğücü’nün Sancaktepe Belediye binasında, lüks bir
makam odası bulunduğu ve içerisinde jakuzi olduğu iddialarını yaklaşık bir
haftadır okuyoruz ya da izliyoruz. Bu olayı ortaya atan gazeteciyle ilgili
hukuki işlem başlatılacağı söylenince, özür dilemeler vs geldi ardından.
İnsanlara çamur atmak, insanların itibarı ile oynamak, insanlar hakkında farklı
düşünceler yaratmak ve daha nice çirkinlik hepsi temiz olmayan toplum, temiz
olmayan medya ve temiz olmayan siyasetin sonuçlarıdır. Bundan beş yıl sonra
kimlerin evleri, odaları, arabaları ile ilgili haberler yazılacak kim bilir!
O zaman gündem kimse, o parlayacak, o parlatılacak.
Unutmadan bir kadın olarak, bir kadına yapılan bu çirkin
hakareti, şiddetle kınıyorum. Altı kişilik jakuzi yazmanızda ki ve algınızda ki
terbiyesizliğinizi ise sizi havale ediyorum. Biraz edep.
Ülkemize özgü hoyratça altüst edilen değerler ve taraflı
bakış açıları, hep var oldu maalesef.
Her şeyin “duyar” kısmını kapatıp, “afişe” kısmını gözler
önüne serenler, sadece kendi markalarının peşinde olup, vatan, millet kısmını,
yine sadece diliyle zikredenlerdir. Rolünü oynayacağı sürede, kazanmanın
dayanılmaz huzuru ve göstergesi ile göz önünde olanlardır onlar. Artık hep
onlar gösterilir. Hep onlar gözükür. Ta ki menfaat dediğimiz o manevra, başka
yerlerde çıkara dönüşene kadar.
İkili oyunlar çocukluğumuzdan beri oynadığımız oyunlardır.
Ama ikili oynamak, işte işin temiz olmayan tarafı oluyor. Yüzüne gülüp arkandan kuyu kazmaktır ikili
olma hali. Ve daha da kötüsü her iki tarafı idare edebilmektir. Önce AKP
belediyelerini allayıp pulladınız, şimdilerde ise CHP belediyelerini.
Belediyelerin borçlarını, yapamadıkları hizmetleri,
vaatlerin havada asılı kaldığını yazın, çizin ama Jakuzi, daha göreve
başlamadan kayyum atama ve daha nice komedi ile gündem saptırmak inanın artık
insanları meraktan çok, rahatsız eder oldu.
Unutmayın! Karınlarını doyuran aslanların, şişkinliklerinin
geçmesi çok zaman almıyor.