2010 yılında PKK baskınında dokuz şehit verdiğimiz ŞEMDİNLİ’
de gazi olan Volkan Demir “Burada dikili taş olmaya razıyım” sözünü hatırladım,
yazıma başlarken.
Ardından da eli kalem tutan aramızda olmayan Çetin Altan’ın
“Vatan sevgisi nedir ki, vatanı seveceğine gidin karınızı sevin”
Orhan Pamuk’un “Kimse söylemiyor. Bari ben söyleyeyim
Türkiye’de 1milyon Ermeni ile 30 milyon Kürt katledildi.”
Hatta Ahmet Altan’ı da sözünü hatırlamak lazım “Ben vatanı
kiraz ağacının gölgesinde, kadın memesine satarım” sözü…
Ne acı sözler, değil mi?
Vatanla milletle, toprakla, sıkıntısı olan herkes konuşmuş,
hatta kusmuş.
Vatanın anlamını o kadar ucuz ve anlamsız hale getirerek konuşmuşlar
ki, ayağında şarapnel parçaları olan onlarca gazinin hislerini hiçe sayarak,
şehitlerimizi önemsemeden konuşmuşlar…
Acaba diyorum bu sözleri söyleyenler, Çanakkale’de
şehitlerimizin kanıyla sulanan o topraklarda, bir gece tek başlarına kalabilir miydi?
Herkes keyfine göre döndürüyor dünyasını. Bazıları da
gözlerini kapamış, kulaklarını tıkamış halde, yörüngesinde sandıklarından medet
umar hale gelmiş.
Kimse demiyor ki “bunca şehit ne için savaştı ve öldü? Bizim
damarlarımızda ki asil kana ne oldu?
Çanakkale’de, Kurtuluş savaşında kendi ağırlığınca mermi
taşıyıp, vatan uğruna ölenlerin torunlarıyız bizler. Bu değeri taşımak, neden
bu kadar zor geldi bazılarına?
İki gün önce, Türk milletinin bir evladı olarak, Prof. Dr.
Ümit Özdağ önderliğinde, 57. Alay yürüyüşüne katıldım. Bir gece şehitlerimizin
ayak bastığı o topraklarda yatıp, sabah bu vatan için şehit olan
askerlerimizin, atalarımızın şehitliklerini ziyaret ettik. Görülmeye değer
müthiş bir maneviyattı. O yürek gücü, insanı insan yapan en önemli özellik
değil midir zaten?
O topraklarda, o coğrafyada kendi cenaze namazını kılan,
Türk askerlerinin siperlerinde olmak, Türk askerinin muhteşem mücadelesi
karşısında dağılan İngiliz emperyalizminin “dağlar Türk doğuruyor” diyerek
korktuğu o havayı solumak, Çanakkale’nin geçilmez olduğunu, adeta kulağımıza
fısıldayan rüzgar ile buluşmak muhteşem bir anıydı.
Bizler yükümüzü öykülerimizde, hikayelerimizde,
geçmişimizden aldığımız o muhteşem Türk kanı ile taşıyan insanlarız.
Vicdan parçalarımızı toplayıp, geçmişimizi hatırlayarak hep
birlikte “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünün büyüklüğünü hissetmeliyiz.
İki gün önce
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde teröristlerin açtığı taciz atışında ölen üç
şehidimize ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Ölüm yaşamımızda ki son nokta maalesef; Şehitlerimiz artık
yok, onlar yaşamını yitirmiş, vatanı için savaşıp şehit olmuşlardır.
Toplumun yüzyıllar boyunca kazandığı tüm değerleri, koruyan
şehitlerimiz hakkınızı helal edin.
Çıkar ve menfaat için ters yüz edilmiş sistemin, masum
kahramanları sizden özür diliyoruz.
Bedenlerinizin sessiz çığlıkları, ülkemizin her tarafına
çökmüş, sessizlik hakim. Ruhlarınız şad olsun.