Yalnızca, “lise mezunu” olmanın
verdiği utanç ve tükenmeyen enerjim sayesinde, kendimi çalışma hayatına attım.
Ve 60’lı yılların sonunda öğrenci değil de öğretim görevlisi olarak,
üniversiteye atandığımda “kadıncıkların” yenilmeyeceğini, bir kez daha anladım
ve bu mesleği yani halkla ilişkiler mesleğini kadınlara hediye ettim.
Mecidiyeköy’de bir” halkla ilişkiler”
ofisinde oturduğu koltukta, elinde bastonu olmasına rağmen, dimdik ayaktayım
der gibi söyledi, tüm bu cümleleri. Mardin Valiliğinin isteği üzerine, Mardin’in
önemli ailesi Mardin’lerin hayatını konu alan Mardinizadeler kitabı için gitmiştim
Mecidiyeköy’e.
Karşımda Betül Mardin, heyecanlıyım!
Şatafatla anlatılan, ama bir o
kadar sade bir kadın var karşımda. Sessizliği çok serin ve anlamlı, gittiği
yere ışık saçan, bir Betül Mardin. Yaşamı ise, üç belki dört yaşama sığacak kadar
dolu. Bir daha bu şansa sahip olabilir miyim? Tam da bunu istiyordum işte!
Dinledikçe anlatmaktan ve öğretmekten bıkmayan bir guru. Bilginin kaynağı ise
ta kendisi.
Betül Mardin, bana hep iyi
geldi. Sağanak gibi yağdı. Bazen esti,
ama o da gerekliydi. Kusur aramayan, kusurun arandığında zaten bulunduğunu
düşünenlerdendi. Kim kusursuz ki? Kendisine yetmeyi bilen, bu dev kadının,
kimseyle de bir sorunu yoktu. Zamanını iyi kullanan, işine tutkuyla sarılan,
yorulduğunu ise anlamayandı.
Asistanını aradım, konuştuk.
Bundan 12 yıl önce bir perşembe günü, Teşvikiye’de ki evinde, öğleden sonra
saat 16.00’da buluşmaya karar verdik. Çok heyecanlıydım. Biraz da korkuyordum? Ama
bu korkum, hata yapar mıyım diyeydi elbette. Ne olursa olsun, hemen yüzümü gülüşümle boyadım.
İyi şeyler düşün, İYİ ŞEYLER OLSUN Havva dedim.
Bizler eli kalem tutanlar
yaparsa, yaşarsa, yazıp yayarsa, bu isimler yaşar, unutma dedim. Robert
Kolejinden mezun olduğu yıl, felsefe hocası “insanlara huzur veren bir yönün
var. Onlara yardım elini uzat, konuş onlarla, dinlet onlara kendini” işte bu
yüzden de konuşma sanatına çok önem verdim.
Bir dönem TRT2den ayrılan
arkadaşlarıyla, bir reklam şirketi kurmayı düşünmüş. Pazarı yoklamak içinde o
zamanlar, Akbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı olan Ahmet Dallı’dan randevu almış.
Ahmet Dallı, bankacı olan babasının da kadim dostuydu.
Ahmet Dallı kendisini kabul etmiş,
dinlemiş ve teklifini kabul etmiş. Ama sana söyleyeceklerim var demiş. “Çoktandır
sana teklif etmek istediğim bir iş var. Ben soğuk bir insanım, biliyorum. Sen
ise çok sıcak kalplisin. Akbank’ta 3500 kişi çalışıyor. Biri geliyor bakıyorum
görevinde başarılı, tebrik etmek istiyorum ama anlatamıyorum. Azarladığımı
sanıyorlar. Bir düşün Betül, bu durumda hata işleyen ne olur? Bazen, memurun
biri bana açılmak istiyor. Ciddi bir sorun var. Ama yanıma gelemiyor. Sert
tanınmışım. Ben iletişimi sağlayacak birine ihtiyaç duyuyorum. Sen biçilmiş
kaftansın. Haftada belirli günlerde gel, onların derdini bana anlat, bende sana
istediklerimi söyleyeyim. Köprü misali, yani aramızda ki bağları sen
güçlendireceksin”
Böylelikle Türkiye, Halkla
İlişkiler Uzmanı bir kadınla tanışmış oldu.
İlkeleri kuralları olan bu dev kadın,
Türkiye’de kadın olarak birçok işe imza attı. Kılıktan kıyafete, gündelik
davranış kalıplarından oturma biçimine kadar, birçok insana örnek oldu. İsmi sadece Türkiye’de değil, dünyanın en
önde gelen halkla ilişkiler gurusu olarak anıldı.
Başarılar, zirveler, ilkler Betül
Mardin’in yaşamında hep oldu.
Geçirdiği bir trafik kazası
sonucu, bastonla yürümek zorunda kalan Betül Mardin, her ne durumda olursa
olsun, ayakta kalmanın en güzel örneğidir. Türk kadını, Cumhuriyet kadını
modelinin en güzel örneklerinden olan Betül Mardin’e sonsuz teşekkürlerimle.
Yaptığımız dört röportajımızın en
son röportajında, son cümleleri şöyle biter “ben inançlı bir kadınım.
Şimdilerde ölüme alışmaya çalışıyorum. Benim en büyük korkum, manasız bir
hastalıktan sonra, kafamın işlememesi. Kimseye yük olmak istemem, bunun için
sağlığıma dikkat ediyorum. Her sabah jimnastik yapıyorum. Yemek derseniz belli
ölçüler içerisinde. Bu birkaç günde sende gördün zaten. Dolayısıyla, iki sene komada yaşamak
istemiyorum. Uzun sözün kısası Havva “GÜZEL YAŞADIM, GÜZEL ÖLMEK İSTERİM” (en
son, iki ay kadar önce Nişantaşı’nda rastladım Betül Hanım’a, yine çok güçlü ve
çok güzeldi)
Sonra mı ne oldu? Bu yaşam
hikayesi kitaplaştı. Ve İstanbul Ticaret Üniversitesi bu hayat hikayesinin bir
sempozyumda anlatılmasını istedi. Betül Hanım “Beni Havva anlatsın “dedi ve
anlattım. Sayesinde de hiç unutmayacağım bir plaketim oldu.
Betül Mardin’in zenginliği nedir
diye sorarsanız? Üzerindeki güzel ve güçlü duruşudur derim.