Bizler dinleyen, şayan, masalların en güzelini sevginin en güzelini ya oldu. Hayatımızı nasıl günler bekliyor birbirine sevgiyle bakan, birlik diyen, anahtarları paspasın altına koyup, acaba eve birisi girer mi diye endişelenmeyen, komşuluğun tadına varan, en önemlisi de nedir biliyor musunuz? En sağlıklı anne ve babaların çocuklarıyız.

Geçenlerde bir sağlık kampına katıldık. Orada bir tıp doktorunun hatta profesör olan bir doktorun “1985 yılında bir muzdan alınan B6 vitaminini, günümüzde günde 160 tene muzdan alabiliyoruz” demesi, beni acayip korkuttu.

Bugünlerde ne çabuk hastalanır olduk. Metroda, çarşıda, markette her yerde öksüren insanlar var. Gün geçmiyor ki telefonun ucunda ki bir ses” ben hastayım, çok fenayım, ateşim çıktı” demesin.

Hatta teknoloji ilerliyor ama insanlık daha çok ölüyor.

Neden?

Biz dünyayı kirlettik diye mi? Yeterince özenli olmadığımız için mi? Neden?

Küçük bir bilgi daha “Kalp damar sağlığımızda, almamız gereken nitrat için mesela maydanozu ya da tereyi de günde altı kg yememiz gerekiyor. Şaşırdınız mı?

İnsanların tüm hastalıklara karşı korunması için, alması gereken günlük vitaminleri alamıyor. Taze ve sağlıklı vitaminler yok. Kapsüller dönemi başladı.

Tıp ilerliyor, ama biz çok kötü beslendiğimiz için, dışarıdan gelen her etkide hemen hasta oluyoruz.

Artık sürekli bir salgın uyarısı ve maske, hijyen, virüs telaşesi ile yaşıyoruz.

Kısıtlandığımız, sınırlandığımız ve kademeli günlerimiz de oldu. Temastan kaçındığımız, aldığımız yiyecekleri ve paketleri yıkadığımız hatta kolonya ile sildiğimiz adına hijyen dediğimiz günlerimiz de

acaba? Otomatik

Portakal kitabında “Karabasan gibi bir ge- lecek atmosferi anlatılır. Tüm bunlar bir kara mizah hatta

sosyal bir kehanettir. Hatta bu yakın geleceğin olumsuz argosudur” günümüz adeta bir karabasan. Maalesef sağlıksızız.

Çok zor günlerden geçiyoruz. Adeta dünyanın kasveti üzerimize düşmüşçesine, bitap düşmüşüz. Düşünsenize kalp sağlığımız için gerekli olan tereyi bile 6 kg yemek gerekiyor. E bir de bunun maddi boyutu var.

Acaba Kanuni Sultan Süleyman bugünleri görüp mü demiş o sözü. “OLMAYA DEVLET CİHANDA, BİR NEFES SIHHAT GİBİ” Tek bir nefesin bile kıymetini anlatır. Hiçbir şeyin sağlık kadar önemli olmadığını anlatır bu söz.

Her şeyin başı sağlık, evet ama sağlık altından, eurodan tüm gayrimenkullerden kat be kat üstünken, onu koruyacak bir kasanın bile ol- mayışı, insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bilmek ve görmek için yeterli olsa gerek.

Yediğim bir biber dolmasından üç gün yattım. Biberde ki kimyasal ilaçtan dolayı, zehirlendim. Korkunçtu. Ateşim düşmedi, kafamı kaldıramadım, gözleri- min üzerinde sanki beşer kiloluk ağırlıklar vardı. Yanımda kimsenin konuşmasına, soru sormasına dahi dayanamıyordum. Oysa hepi topu bir adet biber dolmasıydı. En son yediğim o dolma, sanki gelecek yiyeceklerde, tüm zehirlerin anlamıydı.

Aman sağlıkta kalın, kıymeti çok fazla. Sizi terk edince artık geri gelmesini beklemeyin. Çok alıngandır bu sağlık.

Artık bu devirde insan dediğimiz, maalesef bu topraklarda yaşamak için, hep mücadele veriyor. Ecelinle ölmek, neredeyse lüks sayılır oldu.