SON DAKİKA
SON DAKİKA


Aralık kapı
7.05.2024

İnsan doğduğu, büyüdüğü toprakları, neden terk eder?

Gittiği yerde, nasıl yaşar?

Kural, kaide bilir mi?

Gittiği topraklara, saygı duyar mı?

Bir insan, mecbur kalmadıkça, terk eder mi doğduğu, büyüdüğü toprakları?

Son günlerden aşırı göç alan ülkem, aslında acımasız, vahşi, çağdışı ve sömürü düzeninin sonucunda yaşıyor, tüm bu mülteci sorununu.

Yoksulluktan, sağ kalmak için, ölmemek için insanları kendi topraklarından yoksun bırakanlar, onları başka topraklarda, kendi öz vatanında yaşayanlara, birer imtihanmış gibi gönderiyor.

Kendi topraklarımızda, yaşadığımızın adıdır BAŞKALAŞIM ya da BAŞKALAŞMA.

Sanki başka bir şekle dönüşüyoruz. Başkası oluyoruz adeta.

Bizlere, bizden olmayanların yolunu, anlamamız öğretiliyor. Doğru ya da yanlış butonu olmadan.

Önceleri yabancı dizilerde ya da filmlerde, göçler, mülteciler birer senaryo olarak yazıldı, gösterildi ve gerçek oldu. Sonra bulaşıcı hastalıklar ve insanların bu yayılmaya karşı mücadeleleri senaryolaştırıldı, o da gerçek oldu. Bir buçuk yıl, evlerden dışarı çıkamadık. Şimdilerde ise, sürekli başka gezegenlerden, ziyaretçiler gündemde, üstelik dünyada yaşayanları yok edecek ziyaretçiler. Yani önce alıştırıyorlar, sonra gerçekleştiriyorlar. Ama bildiğim ve gördüğüm bir şey varsa, insanlıkla ilgili kısıtlamaya gidildiğidir.

The Others (DİĞERLERİ) filmini izlediniz mi?

 Filmin konusu, her ne kadar bu yazının konusuyla alakalı olmasa da orada ki İZOLE ifadesidir bizim hayatımızla ilgili, esas üzerinde durmamız gereken konu. Bizlere evlerimizden dışarı adım atmamız için gerekli her türlü zemin adeta hazırlanıyor.

Artık bize batan dikenler var, üstelik korkutarak, sindirerek… Gül bahçemizde, birbirimizin dikenlerini yok sayarken, şimdi canımızı acıtan farklı onca diken var.

Bu hikâyeyi kim yazdı?

Biz seçip yazsaydık, bu kadar yanlış olmazdı. Bu kadar, zor durumlarda kalmazdık. Bu kadar, borçlarımızı ertelemezdik, bu kadar, konfor alanlarımız yok edilmezdi, bu kadar, işsizimiz olmazdı, insanımız bu kadar, aç kalmazdı ya da bu kadar mecbur bırakılmazdık, hatta mecbur kalmazdık…

Yol alıyoruz ama sonunu göremiyoruz.  Çünkü yola güvenemez olduk.

Hesapsız kitapsız yapılan işin, maliyeti büyük oluyor. En çok bu maliyet, vergisini eksiksiz veren milleti etkiliyor. Hep adalet deniliyor, denmesine de ama bizi bu zor durumlara getirenler ise, hep, el alem oluyor. Yani feryadımızın, isyanımızın, dinlenmemizin asıl nedenidir, adaletsizlik ve dış güçler.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yazılarımda, sık sık kullandığım, harika sözüdür bu yazının anlamı ve manası “Sakın kapıyı aralık bırakmayın. Sonra farkına varmadan ardına kadar açılır”

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap