Çok açık söylüyorum, sizler değişmediğiniz sürece ben bundan
sonra size mektup, köşe yazısı, mesaj yazmam.
Baktım ki yine siz değişmiyorsunuz ve böyle gidiyorsunuz o
gün yazacağım yazının başlığı yine aynı olacak;
“DEĞİŞ ARTIK”
Çünkü kıpırdamıyorsun..
Hiç mücadelen yok!
Hiç silkinmiyorsun,
Hiç kendine gelemedin,
Hiç yenilemedin kendini.
Yeni bir nefes, yeni bir soluk, umut, derde deva
olamıyorsunuz. Allah aşkına harekete geçmek için neyi bekliyorsunuz? Kendinize
gelsenize artık!
Sadece bir kişi ile olmaz bu iş, tüm soruların cevabı onda
da değil ki; bu iş ekip işidir, elinizi taşın altına koyun artık.
Sizin halkın arasına karışmanız için illa seçim olması
gerekmiyor ki pazara girin, sokağa çıkın, kalabalıklara karışın, insanlara bir
görünün, halkla omuz omuza resim verin, dert dinleyin.
Bu insanlar çok dertli;
Yorgun,
Sıkıntılı,
Borçlu.
Nefes olun,
Umut olun.
Halbuki sizin umut olmanızın tam zamanı, ülkenin öz
kaynakları satılmış, elde avuçta bir şey kalmamış, dış borç almış başını
gidiyor, tutulamıyor, altın, dolar, euro zaten uçuşa geçti.
Ama siz hiçbir yerde yoksunuz.
Hiç bu kadar yorulmamıştı ve yıpranmamıştı Türkiye...
Allah aşkına parti binalarınızdan dışarıya çıkın, kadın
kolları, gençlik kolları, o binalarda kim varsa boşaltın binaları, bir çıkın şu
sokaklara, hiç kahkaha ile gülen mutlu vatandaş görüyor musunuz?
Bu büyük ülke insanları sığınacak güvenli bir liman arıyor.
Ama siz ortalarda görünmüyorsunuz ki…
Görünen o ki uzun bir süre daha ortalarda olamayacaksınız.
Çünkü siz de artık kendi derdinize düştünüz.
İnceden inceden kendinizi yiyorsunuz…
Yemeye de devam edeceksiniz.