Sahil kentleri dünyanın her yanında, olağanüstü özverilerle geliştirilip dönüştürülür.

Avrupa’dan örnek vermek gerekirse;

İtalya’da Lerici, Güney Fransa’da Cassis, Yunanistan’da Resmo…

Gelişmek ve dönüşümü nihayete erdirmek için illa Güney kıyısında yer almanın pek fazla bir anlamı yok.

Mesela Türkiye’de Samsun örneği var.

İnanılmaz bir sahil kenti anlayışı oturmuş durumda.

Dönüp Ordu’ya bakalım…

Deniz ve sahili en verimli şekilde kullanıyorlar, kullanmaya da devam ediyorlar.

Giresun’da keza bu noktada kıpırdamalar var…

Rize ise gerçek bir dönüşüm yaşıyor.

Doğu Karadeniz’de son yılların atılım yapan kenti hangisi derseniz Rize’yi gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Çünkü Kuzey de olmak dezavantaj değildir.

Dönüşüm her yerde dönüşür.

Bana göre, sahili olan bir şehir her anlamda avantajlıdır.

Kadim kent Trabzon’a gelince…

Uzun yıllar boyunca sahilden tutun Zigana’ya, Zigana’ya çıkmadan Sümela’ya kadar tarih ve maviyi buluşturmuş olan bir şehir.

Fakat, amalarımız o kadar çok ki!

Geçmişte yapılmış imar hataları, plansız yapılaşma korkunç bir kent silüeti ortaya çıkarmış durum da!Acı ama gerçek.

Bugün kent merkezindeki o bina yığınlarına, sahiller boyunca uzanan işgallere bakınca ‘vah Trabzon vah’ demeden kendimi alamıyorum.

Vakti zamanında ahbap çavuş ilişkisi ile verilen araziler, ipotek koyulan sahiller, plansızca şehrin önünü sarmalayan o sahil yolu.

Hepsi Trabzon için bir handikap!

Daha düne kadar önümüzde duran Çömlekçi rezaleti!

Havadan bakınca gelen yolcuya ilk selamı veren Arafilboyu…

Yıktıkça ve derinlemesine baktıkça bir sahil kentinde olmaması gereken görüntüler görüyoruz…

Özellikle sahil işgalleri. Zamanın hataları bugüne yük olmuş durumda.

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu bu konuda fevkalade kararlı.

O net duruşu ve sözleri kendinden işitmiş biri olarak söylüyorum.

Sahillerdeki işgaller mutlaka kalkmalı, kalkacak.

Sahiller vatandaşa açılacak ve Trabzon kenti kendi kimliğine kavuşacak…

Zor mu?

Zor ama imkansız değil.

Mesela Gülcemal Projesi…

Tam bir enkaz!

Hülasa demem o ki..

Trabzon büyük büyük laflar ve vaatler istemiyor.

Trabzon ‘tarihi dönüşümde’ istemiyor.

Kentin istediği ‘tarihe dönüşümdür’
Gerçek Trabzon silüetinin ortaya çıkarılmasıdır.

Pek tabi bu şehre yenilikte lazım…
Hafif raylı sistem de şart, güney çevre yolu da.
Ancak mevcut eksiklerimizi gidermez, tabiri caizse birbirinin üzerine binmiş binaları ortadan kaldırıp, kent tarihine sahip çıkmazsak Trabzon’u ne tramvay ne çevre yolu kurtarır!