Türkiye keskin bir bıçağın sırtında.
Yüzyılın depremi ile karşı karşıyayız…
Binlerce vatandaşımızın anıları, umutları, hayatları enkaz altında.
Öyle korkunç görüntülere şahit olduk ki…
İnanması bir hayli güç, bir o kadar da acı ama gerçek.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Böyle bir dehşetin tekrarlanmaması için dua ediyorum…
Ancak etkili önlem almazsak, maalesef yurdumuzun her yerinde böyle acılarla karşılaşmak mümkün.

Sevgili okurlar;
Ben Doğu Karadeniz özelinde bir iki kelam etmek isterim.
Deprem olduğu günden bugüne şehrimizin önemli akademisyenlerinden, işin ehli olduğuna inandığım Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş’ın açıklamalarına kulak kesildim.
Çünkü daha önce Prof. Dr. Bektaş, bölgemizin herhangi bir fay üzerinde olmamasına rağmen ne denli depremden etkileneceğinin altını defalarca çizmiş bir isim.
Dolgu alanlarının tehlike oluşturduğunu defaatle dile getirmiş bir profesör.

Önce ki günde bu konu üzerinden şöyle dedi, “Rize’de depremsellik 3 kat artmış durumda. Bu boyutta bir deprem yaşanması durumunda Rize diye bir yer kalmaz. Trabzon içinde aynı durum geçerli.”
Nedenlerini de şöyle sıraladı:

Yoğun deniz dolgusu.
Dere yataklarındaki yapılar.
Plansız yapılaşma.
Heyelan sahalarının imara açılması.
(Heyelan sahalarının imara açılması maddesine dikkat! Çünkü depremin devamı bölgemiz adına heyelan felaketidir. )