Tiyatro sanatı insanı insana anlatma çabasıdır. Bu sanat çok eskilere dayanır. Özellikle kent yaşantısının arttığı çağımızda da iyice yaygınlaşmıştır. Televizyonun yaygınlaşmasından sonra tiyatroya ilgi biraz azalmıştır. Tiyatro, hayattan alınmış bir kesittir.
Ülkemizde bugünkü anlamda tiyatronun tarihi çok eskilere dayanmaz. 1800’lü yıllarda saray çevresindeki aydınların ilgilendiği ayrıcalıklı bir sanat dalıydı. Ancak Şinasi, Namık Kemal gibi yazarlarımız ortaya koydukları eserleriyle tiyatroyu halkla buluşturmaya çalışmışlardır. Özellikle Namık Kemal’in yazdığı “Vatan yahut Silistre” adlı oyunuyla halkın o dönemdeki duygu ve düşüncelerini o kadar gerçekçi ortaya koydular ki oyun bittikten sonra izleyiciler sokaklara dökülmüştür.
Cumhuriyet döneminde Muhsin Ertuğrul Mustafa Kemal Atatürk’ün de desteğiyle tiyatroyu geniş halk kitlelerine benimsetmiştir.
Tiyatronun batılı bir tür olarak dünyaya yayılmasından önce ülkemizde Karagöz Hacivat gösterileri, orta oyunu, meddahlık insanların ilgiyle takip ettiği sanatsal etkinliklerdi.
Yaşantımızın bir yerlerinde sanatı ağırlamak istiyorsak; tiyatroya seyirci kalmamalı tiyatro seyircisi olmalıyız.
İyi hafta sonları. 3 ana kuralımızı unutmayalım:
MASKE-MESAFE-HİJYEN.