Kabotaj bir milletin kendi karasularında ve kendi limanları arasında
gemi işletme ve her türlü hakkıdır.
Kabotaj tarihine bir baktığımızda; Osmanlı İmparatorluğu
döneminde imparatorluğun kabotaj hakkı yoktu. Çünkü batılı ülkelere verilmiş
olan kapitülasyon hakları sebebiyle Osmanlı İmparatorluğu kıyılarında genellikle
yabancı bandıralı tekneler hizmet görürlerdi. Ancak 24 Temmuz 1923 tarihinde
imzalanan Lozan Antlaşması uyarınca kapitülasyonlar fesh edilmiştir. Böylece
Türkiye kabotaj hakkına kavuşmuştur. Türkiye’nin büyük ölçüde yarımada ülkesi
oluşu ve kıyı uzunluğunun 8333 kilometre olduğu dikkate alınırsa bu Türk
denizciliğine büyük imkan tanıyordu. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra 19
Nisan 1926 tarihinde çıkarılan 815 sayılı yasaya göre Türkiye limanları
arasında sadece Türk teknelerinin hizmet görmesi zorunluluğu getirildi. Yasa
aynı yıl 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi. Bu tarih 1935 yılından itibaren Kabotaj
Bayramı olarak kutlanmaya başlandı.
Kabotaj Fransız kökenli bir sözcüktür. Manası; bir devletin
kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu
ayrıcalıktan yalnız yurttaşlarının yararlanması milli ekonomiye önemli bir
katkı sağlayacağından devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma
yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde kabotaj yasağı koyma
yetkisine ilişkin hükümler yer alır.
Bu kanun ile akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile
boğazlarda bütün kara sularında ve bunlar makine, yelken ve yolcu taşıma hakkı
Türk vatandaşlarına yolcu taşıyan tüm gemilerin kendi bayrağını taşıyan ve
kendi vatandaşları ile limanlarda da tamamen kendi vatandaşlarımızın
çalışabileceğine hükmedilmesi tarihi bir adımdır. Gemilerin ise sadece Türk
limanları ile yabancı limanlar arasında yük ve yolcu taşıyabilmesine izin
vermiştir.
Deniz ticareti ,ulaşımı ve kültürünün daha da gelişeceği bir
gelecek dileğiyle denizlerdeki bağımsızlığımızın simgesi denizcilik ve kabotaj
bayramı kutlu olsun.
3 ana kuralımızı unutmayalım;
MASKE- MESAFE -HİJYEN