Dün 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler günü idi.
Gazetecilerin fikir işçisi olarak haklarının
düzenlendiği 212 sayılı yasanın kabul edilişinin yıl dönümüdür. Ancak
Türkiye’de çalışamayan gazeteciler günü desek daha doğru olur. Günümüzde basın
çalışanlarının bazı sosyal hakları alınmış, şimdilerde ise sesleri kesilmeye
çalışılmaktadır.
Sendikal hakları yok edilmiş basın da
gruplaşmalar oluşmuştur.
Düşünce, fikir, haberleşme özgürlüğü, insan
hakları gazetecilerin onuruna gölgeler düşürmeye başlamıştır.
Basınımızın günümüzdeki durumu böylesi iç
karartıcı tartışmalara neden olurken bizler nasıl bayram yapabiliriz ki?
Bu sektörün uzun süredir içerisindeyim. Değişen
bir şey göremedim; değişeceğini de artık zannetmiyorum. Çünkü dünyada hızlı bir
şekilde sosyo-kültürel ve teknolojik gelişme ile birlikte insanların yaşam
tarzı ve geleceğe bakış açıları da sürekli değişmektedir.
Ancak son yıllarda özelleştirmeler ve ekonominin
çok kötü olması özel ve resmi ilanların azalması gazeteleri zor durumlara
düşürmüştür.
Basının dördüncü kuvvet olduğuna herkes inanmak
zorundadır.
Ne denli engel olunsa da, basın hürdür, hür
kalacaktır.
Sonuç olarak basının günümüzdeki durumu
tartışmalara neden olurken bizler nasıl bayram yapabiliriz ki?
Her şeye rağmen günümüz kutlu olsun.