SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yarım saatte hayat dersi
3.11.2017

Sıcak sayılabilecek bir Ekim gününde uçağa yetişebilmek için koşturuyordum. Koşturmak zaten başlı başına sıkıcı ve yorucu bir iş ise de, bunu bir de sıcak bir günde yapmak seviyeyi eziyete kadar yükseltiyordu. Yenikapı istasyonunda yaptığım son aktarma sonrası nispeten rahatlamıştım. Üstelik, gidiş yönüne ters oturmayı çok sevmesem de, nihayet oturuyordum. Karşımda 5-6 yaşındaki çocuğunu kucağına oturtmuş bir baba vardı. Onun yanında yaşlı bir adam. Benim yanımda ise, U2 şarkısı kulaklığından dışarı çıkarak benim kulaklarıma da ortak yayın yapan genç ve görünüşe bakılırsa dünyayı uzaylıların istilasından kurtarmış bir arkadaş...

Baba, elinde tuttuğu kitaptan oğluna bir şeyler okutmaya çalışıyordu. Benim de çok yakından bildiğim bir manzara olduğundan tebessümle izliyordum. Heceleri önce içinden sessizce okuyan çocuk, belli ki okuma yazma öğrendiği ilk günlerde çok bunalmıştı ve metroda bile ders çalışmak istemiyordu. "Eve gidince zamanın senin olacak" diye motive etmeye çalışan babası ile ara sıra göz göze gelerek gülüşüyorduk. Baba kitabı kapattı. Cebinden çıkardığı bir kağıda kendisi bir şeyler yazdı. "Haydi bakalım, bunları beraber okuyalım" diyerek oğlunu teşvik etmeye çalışıyordu. Sırayla birkaç basit cümleyi tamamladılar. "Suyu getir. Elmayı soy. Cetveli al..." gibi.

Babanın elindeki kağıdın dibinde ise kocaman "Kapıyı itele" yazıyordu. Kısacık bu cümle, çocuğun bezmiş ruh hali ile bir türlü bitmek bilmiyordu. "K..." diye başlıyordu çocuk. "Ka-p...". "Ka-pı-yı" dediğinde etrafındaki iki kişilik kalabalıktan alkış da almıştı. "İ" diye devam etti çocuk. Bol kekelemeli denemeler silsilesinden sonra "İ-te..." diyebildi. "İ-te, i-te...". Sonrası bir türlü gelmiyordu. Derin bir nefes alarak tekrar "İ-te" dedi çocuk. Çocuğun gerginliği yaşlı amcayı rahatsız etmiş olmalı ki, burnunun yüzüne kattığı ifade ile zaten tahmin ettiğim Karadenizliliğini şüpheye mahal bırakmayan bir biçimde ilan eden şivesi ile babaya "Uşağa eziyet etme" diye çıkıştı. Sonra da çocuğa döndü: "Nedir yani, ite-ite-ite! İte hoşt derler oğlum, neyi düşünüyorsun?" deyiverdi.

Çocuğun şaşkın bakışları arasında babası ve ben kendimizi daha fazla tutamayarak kahkahayı patlatsak da, amca açıklamasına devam etti: "Gülüyorsunuz ama öyledir, köpek köpekliğini yapacak, sen de işine bakacaksın!" Kısacık bir seyahat sonrası -her ne kadar hala bunun küçük dostumuz için çok uygun bir yöntem olmadığını düşünsem de- amcadan aldığımız hayat dersi eğlenceli olduğu kadar ders vericiydi.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap