Seneler önce yaptığımız bir yurtdışı
seyahatinde ekibimizdeki öğretim üyelerinden birinin valizi kaybolmuş ve
Londra’ya ulaşmamıştı. O hocamız için oldukça gergin geçen Londra günlerimizin
sonu geldiğinde, gideceğimiz Edinburgh uçağına binerken yine kaygılandığını
görmüş ve endişelenmemesini, hiç kimsenin 3 gün arayla iki kez valizinin
kaybolmayacağını söylemiştim. Oysa birbiriyle ilgisi olmayan bu iki değişkenin
bilimsel olarak bir bağlayıcılıkları yoktu ve Londra’dan yeni alınan valiz de
Edinburgh’a giderken kaybolmuştu.
Hayattan ders almak her zaman mümkün
olmuyor olacak ki, son ABD seyahatinde “patlamaz” lastiğim patlayınca, zaman
kaybetmemek adına patlak lastiği yaptırmadan stepneyi takarak yola devam etmeyi
tercih ettim. Verdiğimiz ilk molada stepnenin de hızla havasının kaçtığını fark
ettiğimde ise şaşkınlıkla ve olabildiğince hızlı biçimde bir lastikçiye
yetiştim. Randevu sistemiyle çalışan ve kapatmak üzere olan dükkanın sahibi
acil olan sorunumu çözebileceğini, ancak ikinci lastik için yarın gitmem
gerektiğini söyledi. Ertesi sabah çok erkenden yola çıkacak ve bir başka
şehirdeki uçağa yetişecektik. Risk almak zorundaydım. Lastiği yapmasını,
stepneyi ise mevcut hali ile yerine takmasını söyledim. Lastiği yapması yarım
saat kadar aldı. Beni çağırdığında zaten çok küçük olan bagajı tamamen kaplayan
patlak lastik ve jantı ayrı ayrı gördüm. “Bunu yerine takmanı söylemiştim”
dedim. “Biliyorum ama yapamam. Bunu yaparsam hem başım belaya girebilir, hem de
acil bir durumda kullanılması gereken bir lastik kullanılamaz ise onu oraya
takan kişi olarak vicdan azabı çekerim” dedi. “Bu aracı ben kullanacağım. Ve
gittiğim yerde stepnenin patlak olduğunu söyleyeceğim. Hiç değilse lastiği
janta geçir, yerine biz yerleştirelim” dedim. Yanıt yine olumsuz oldu. Yedi
kişi bineceğimiz ve yedi kocaman valiz sığdırmamız gereken bir aracın bagajında
kocaman bir lastik ve jant her yeri kaplamıştı. Çaresizce otele döndük. Ekibin
delikanlıları el ele vererek biraz kas, bolca inat gücü ile lastiği janta
geçirdiler. Patlak stepneyi biraz uğraşarak 6.0 motorlu SUV aracımızın
altındaki yerine yerleştirdik. Ertesi sabah diken üstünde bir yolculukla aracı
teslim edeceğimiz havalimanına geldik. İner inmez görevliye stepnenin patlak
olduğunu, yerinde durduğunu söyleyerek bunun için ödeme yapmam gerekip
gerekmediğini sordum. “Hiçbir ödeme yapmak zorunda değilsiniz bayım” diye cevap
verdi. “Sadece bu ülkede patlak bir stepneyi yerine takacak kadar iş ahlakından
nasibini almamış profesyoneller olduğu için sizden özür dilerim!” Koca bir
lastiği hiçbir alet olmadan janta geçirme başarısının çaktırmadan bilinç
altımıza kazınan gururu, yerini ince ince sızlayan bir “darısı bizim ülkemizin
de başına” dileğine bıraktı. Ve bir stepneden bir kamyon dolusu ders
çıktı!