SON DAKİKA
SON DAKİKA


BİR SAAT BİR DERS
9.12.2017

Yapacak bir sürü iş ve çok az vaktim vardı. Koştura koştura saatimi aldığım mağazaya girdim. Alalı çok uzun bir zaman olmamıştı ve zaten çok sık da kullanmamıştım ama kayışı kopmuştu. Ürünü alırken marka olmanın öneminden bahseden cevval satışçı arkadaş yine aynı enerjisi ile beni karşıladı. Geliş sebebimin yeni bir saat almak değil, yaşadığım sorunu dile getirmek olduğunu anladığında, beni hayalinde oturttuğu “iyi müşteri” tahtından indirip “şurada biraz bekle”cilerin olduğu köşeye ittiriverdi. Beş-on dakikalık bir bekleyiş sonrası saati göstererek “Bunu çok az kullandım ama kayışı koptu” dedim. Niyetim garanti kapsamında bir değişimden çok, standart dışı olan kayışa gerekirse parasını ödeyerek sahip olmaktı. Çünkü herhangi bir yerde bulabileceğim bir ürün değildi. “Garanti belgesi yanınızda mı?” diye sordu çocuk. “Hayır, ama zaten isterseniz ne zaman aldığımı kayıtlardan bulursunuz” dedim. “Konu o değil” diye ekledi çocuk. “Eğer garanti ile gelirseniz bunu firmaya yollayabilirim, aksi halde yapacak bir şey yok!” Ben hayatı boyunca yaptığı en iyi iş sorun çıkarmak olan herkesten ve her şeyden hep uzak durmuş biri olarak “Anlaşıldı” dedim. Saati alıp çıktım. Arabaya geldiğimde, artık kullanamayacak olsam da, hiç değilse camı çizilmesin diye, bagajda duran seyahat çantamın ön gözüne koydum. Bu, saatimi 3-4 ay sonra onu tesadüfen bulana kadarki son görüşümdü.

*  *  *

 Barcelona çok sevdiğim bir şehirdi ve ondan ayrılmak her zaman biraz hüzünlü olurdu. Uçağıma birkaç saat kala şehirde biraz dolaşmak için içine çok az şey koyarak geldiğim çantamı aldım ve otelden ayrıldım. Güzel La Rambla Caddesi’nde oturduğum bir cafede çantamı yanımdaki sandalyeye koydum. Garson kapkaççılar konusunda uyararak çantayı kucağıma almamı tavsiye etti. Öyle yaptım. O sırada elim çantamın ön kısmına denk gelince, oradaki sertliğin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Çantanın fermuarını açınca gördüğüm saat beni şaşırttı. Şaşkınlığım, hemen kafamı kaldırınca gördüğüm ve saatle aynı markayı taşıyan tabela ile daha da arttı. Saat elimde, mağazadan içeri girdim. Satıcının kötü İngilizcesi ile benim kötü İspanyolcam 40 sene maç yapsalar gol olmazdı ama bir şekilde anlaştık. Adam, kayışı kutusundan çıkartarak tezgahın üzerine koydu. 52 Euro’luk fiyatı ile can yakıcı olsa da, yeni kayışı ile saatimi gördüğüm için sevinçliydim. Heyacanla saatimi koluma taktım ve kredi kartımı uzattım. Adam “No, no, no!” dedi. Bunu “Nakit çalışıyoruz” olarak algıladım. Bu kez nakit uzattım. Adam yine “No, no!” dedi. Konunun, saatin zaten yeni bir ürün olması, dolayısıyla aldığım zaman diliminin normal koşullarda zaten uluslararası garanti kapsamında olacağından ödememe yapmama gerek olmadığı olduğunu anlamam kolay olmadı. Teşekkür ettim ve dışarı çıktım. Birkaç gündür sürekli yürüyor olmanın verdiği yorgunluğa, bir de “gâvur” memleketinde iş ahlakı denen şeyi deneyimlemenin ağırlığı eklenmişti.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap