Uygar ve demokratik ülkelerde yerel yönetimler, merkezi yönetimler kadar önemlidir. Çünkü toplumla iç içedirler. Belediye başkanları, belediye encümen üyeleri, il genel meclis üyeleri ve özellikle muhtarlar bulundukları yöredeki insanları birinci derecede temsil eden kişilerdir.

Evet, yerel yönetimler yöresel halkla iç içe de peki bu insanları o köyün, kasabanın veya ilin insanları mı belirliyor? Parti genel merkezleri, oturmuşlar aday adayları arasında aday belirliyorlar. Doğal olarak genel merkezler, kimi halkın önüne koyarlarsa vatandaş da kuzu kuzu gidip ona oy verecek. Biz de buna yerel yönetimlerin seçimi diyeceğiz. Bir türlü adaylarımızı tanıyamadık. Bugün yarın derken aralık ayının ortalarına geldik. Yine de ulusumuza, ülkemize hayırlı olsun. Binlerce aday meydanlarda, kahvelerde hatta konuk oldukları köy odalarında kendilerini tanıtacak, hedeflerini ortaya koyacak. Kolay gelsin.

Siyaset zor bir iştir. Çünkü siyasetçiden beklenenler çoktur. Onun için seçilene kadar herkesin nabzına göre davranan insanlar, seçildikten sonra seçmenlerine ters düşmemelidirler, düşerlerse halk arasında at oynatamazlar. Bu nedenle yapamayacağı ve sonunda utanacağı sözleri veren bu kişiler, toplumu kandırmanın gelecek seçimde hesabını ağır öderler. Siyasetçi sempatik olmalıdır. Seçmen vatandaş, kendini onda; onu da kendinde bulmalıdır. Aksi halde seçmenine ters düşen siyasetçi sonunda yine seçmeninden dersini alır. Dersini alır diyorum; biz öyle siyasetçiler tanıdık ki kendi seçmenine bile omzunun üstünden bakarlardı. Çünkü onlar lider tarafından atanmış ve liderine hesap vermekteydiler ve vermekteler de.

Siyasetçi dürüst olmalıdır. Kendi cebini doldurmayı, etrafındaki oğul, kardeş, damat vb. kişilere ülkeyi peşkeş çekmemeyi amaç edinmelidir. İstedikleri zaman, kafalarına estiğinde, kendi maaşlarına zam yapan bu insanlar, göreve başladıkları zamanda aldıkları maaşları ile geçinmelidirler. İhale, rüşvet, suiistimal gibi ahlaki olmayan işlere kalkışmamalılar. Kısaca ilk kez aday adaylıklarını açıkladıklarında verdikleri demeçlerdeki sözler ne ise seçildikten sonra da samimi olmalıdırlar. Sonradan avanta peşinde koşmamalıdırlar. Çünkü ilk seçildiklerinde bir arabası olmayan başkanlar, meclis üyeleri, bir seçim döneminde köşeyi dönerlerse yasalar karşısında aklansalar da toplumca dürüst sayılmıyorlar.

Siyasetçi, demokrat olmalıdır. Seçilen bir başkan kendi partisine değil, öncelikle seçildiği ilin tüm insanlarına eşit davranmalıdır. Kendisine oy vermeyen ve kendi partisinden olmayan vatandaşları kucaklamak bir kültür ve hoşgörü işidir. Biz onları, yerel yönetimlere millete hizmet etsinler diye seçiyoruz, bir partinin militanı olsunlar diye değil. Toplumun huzuru, toplumun barışı, siyasetçilerin demokrat olmasının özünde saklıdır.

Demokrat olmak gerçekten zordur. Sevgili başkanımız, ruhsal yönden sağlam olmak zorundadır. Bir işe alınan veya devlete atanan bir kişi işe başlamadan, bedensel ve ruhsal sağlamlığı açısından kendisinden rapor istenir. Ne yazık ki böyle bir uygulama siyasetçi için yoktur.

İnsanlarımızın duygularını kullanarak siyaset yapmalarını hiç mi hiç kabul etmiyorum. Dindar vatandaşlarımızın dini duygularını, vatansever insanlarımızın milliyetçilik ülkülerini istismar ederek siyaset yapılmamalıdır. Çünkü biz onlardan inandırıcı projeler bekliyor ve projeler için kaynak göstermelerini bekliyoruz.

Çok mu istiyorum?