SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ülkemizde neler oluyor?
17.04.2021

Biz, ülkemizde barış istiyoruz, huzur istiyoruz. Başka ülkelerin ayak oyununa gelmeden vatanımızı vatan olarak korumak, kollamak istiyoruz. Siyasetçilerin iktidar uğruna ülkemizin insanlarını ayrıştırmalarını kabul etmiyoruz. Çıkar çevrelerinin ayak oyunlarına gelmek istemiyoruz.

Ne yazık ki şu anda ülkemizde oynanan oyunlar bize yabancı gelmiyor. Yıllar önce sahneye konulmuş ve biz de seyircisi olmuştuk bu oyunlara. Zaman zaman da içimizden figüranlar seçilmiş ve onlar bu oyunların birer parçası olmuşlardı.


İktidar heveslileri, toplumu kışkırtmış, ihtilalın, darbelerin yolunu açmışlardı. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin arkasına baktığımızda yüzlerce insanımızın ölümü ile karşılaşırız. Yüzlerce gencimizi, kendi hırsları, arzuları uğruna öldürtmüşlerdi. Sanat adamlarımız, fikir adamlarımız, siyasiler birer birer yok edilmişlerdi.


Ya gençlerimiz! Mantıklarının önüne duygularını koyan binlerce gencimiz,  ana kuzularımız sonsuza uçuruldu o yıllarda.


Yine ortalık karışıyor,  büyük elçilerin ve amirallerin basın açıklamaları, ufukta tehlikenin olduğunun işaretini bize vermektedir. Aydın olmak, uygar olmak kolay değildir. Ülkesine, yurttaşlarına karşı görevleri vardır ki bence yönetimi uyarmışlardır. Temiz duygularla yapılan açıklamanın altında darbe aramak öküz altında buzağı aramak gibi bir şeydir. Şu anda ben öyle düşünüyorum. Yargılama elbette ki o insanların niyetlerini açığa çıkaracaktır.        

1970’lerde sağcı, solcu diye insanlarımızı böldüler. Sağcılar Amerikan yanlısı; solcular da Moskova yanlısı idiler. Senaryoyu yazanlar öyle yazmışlardı. Şimdi de yeni senaristler ortaya çıktı gibi. Durup dururken Montrö Anlaşması’nı gündeme getirmenin gerekçesini ben anlayamadım. Anlayan varsa lütfen çıksın bize de anlatsın. Montrö, Lozan Anlaşması’nın devamıdır ve Boğazların bizim tapumuzda olduğunun kanıtıdır. 

Türkiye, jeopolitik yönden önemli bir ülkedir. Ülkemizin güçlenmesi demek,  egemenliğini korumak demektir. Öyle ise yerinde sayması için iç huzuru bozmak gerekiyor ki bunda da başarılı olunuyor. Şu anda da görünmez kıvılcımlar uçuşuyor tepemizde. İç huzuru bozmak için şimdi de emperyalist güçler, kendi borularını öttürmek için bizi iç çatışmaya zorluyorlar. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki keyfi atamalar ve öğrencilerin, öğretim üyelerinin bu atamayı kabul etmemesi, peşinden bir siyasi partinin kapatılması için çabalar bence bir oyundur. Gündem değiştirmektir.

Bence toplantı ve gösteri hakkını, kişiler kullanmalı ve polisin görevi ise onların emniyetini sağlamak olmalı diye düşünüyorum.


En güzeli ise polisin görevi göstericileri ikna etmeye çalışmak olmalıdır. Göstericilerin elebaşlarını ikna etmek demek, olayların en azından yarıya indirilmesi demektir. Polis Kolejlerinde, Harp Okullarında ve toplumla ilgilenen mesleki eğitim veren okullarda toplum psikolojisi dersleri boşuna verilmez ki.


Tekrar ediyorum, bu ülkenin insanlarının huzura gereksinimi vardır. Bu huzuru sağlayacak birinci derecede sorumlular, böl, yönet yaklaşımından kaçınmalıdırlar. TC Cumhurbaşkanı, büyük holding sahiplerinin de dağdaki çobanın da Cumhurbaşkanıdır. Bu ülkede yaşayan farklı inançlara, mezheplere, ırklara sahip insanların da Cumhurbaşkanıdır. Çünkü Cumhurbaşkanı, yalnız kendine oy verenlerin değil, herkesin Cumhurbaşkanıdır.


Ülkemizde görev yapan yetkililerin temel görevi ayırımcılık yapmamaktır. Askere giderken, vergi verirken, bir felaket karşısında top yekûn olunurken bizim vatandaşımızdır; ama iş çıkara dönülünce taraf olunursa ister istemez o yönetici, oyunun bir parçası oluyor.


Tekrar ediyorum, bu ülkede yeniden, 1980 öncesi oyunlar, sahneye konulmak isteniyor. Her vatansever, ülkesinin kalkınmasını isteyen, ülke, ulus bağımsızlığından yana olan herkes, bu acı gerçeği görmeli ve bu oyuna gelmemeli ve bu oyunun içinde olmamalıdır diye düşünüyorum.

Yoksa ben mi yanılıyorum?           

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap