İnanın kendim soruyorum ama kendi sorumu kendim
yanıtlayamıyorum. Ülkemizi nereye götürmek istiyoruz? Öyle ya Tanzimat’tan beri
devlet kurumları yasalarla korunmaya çalışılırken şimdi ise kurum ve
kuruluşlarımız neden yok ediliyor?
Refik
Saydam’ın kurduğu ve kendi adını taşıdığı Hıfzıssıhha Enstitüsü’nden ne
istediler Allah aşkına? Bunun peşinden “Türk Hava Kurumu” gibi “Gelecek
göklerdedir” sloganını taşıyan kuruluş, neden pasif duruma getirildi? Bilen
varsa yanıtlasın biz de öğrenelim. “Yanlış hesap Bağdat’tan döner,” özlü
sözünde belirtildiği gibi yanlıştan dönülmeli ve belirttiğim iki kurum yeniden
çağa uygun olarak açılmalıdır.
Yukarıda
belirttiğim kurumlar, Türkiye’nin geleceğini sağlayacak özelliktedirler.
Bunların içini boşalttığımız zaman Türkiye Cumhuriyetini yok etmiş oluyoruz.
Yabancıların telkini ile yeniden devlet kuracağım, bir ekonomi devleti
olacağım, modern bir devlet yapısı oluşturacağım politikası ile geldiğimiz yer
belli, kat ettiğimiz yol da belli.
Bu ülke insanına
daha fazla bedel ödetmeden, kültürünü, idealini tahrip etmeden aklımızı
başımıza toplamalıyız. Güçlü parlamento, etkin hükümet bizim olmazsa
olmazımızdır. Tek adama verilen yetki, tutmadı ve yürümedi de.
Hıfzıssıhha
Enstitüsü kapatılmasaydı eminim ki Türkiye aşılama konusunda hem daha hızlı hem
de başarılı olurdu. Dışa bağımlı duruma gelmeyebilirdi. Yine Atatürk döneminde
kurulan THK çağın koşullarına uygun geliştirilseydi yangın söndürmede bu kadar
zorlanmazdık, dış desteğe gereksinim duymazdık, uçakları kiralayarak dışarıya
para ödemezdik.
Azımsanmayacak oranda ormanlarımız yandı. Bunun yanında
yerleşim alanlarımız da zarar gördü. Evcil ve yabani hayvanlar yok oldu. Bunun
sorumlusu elbette ki yanlış hesap yapan yetkililerdir.
Ülkemiz,
son 15-20 yıldır yıkıma uğratılmaktadır. Bu yıkım, rastlantı değildir. Baştan
hesapları yapılmış, projeler geliştirilmiş ve TC Devleti’ni yıkmanın,
parçalamanın hesapları yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda kaybettiklerini ve
Lozan’da verdikleri tapunun intikamını almak için Lozan’ı çöpe atmanın
projeleri eyleme geçirilmek istenmektedir.
Ulusların
ulusal duygularını yenileyen, ulusal bayramlardır. Toplum bayramları coşkuyla
yaşar ve ulusuna, devletine sevgiyle yaklaşır. Ne yazık ki ulusal bayramlarımız
ve ulusal andımız yok edilmeye çalışılıyor. Bu yaklaşım, önceden uygulamaya
konulmuş bir projedir. Umarım emperyalizmin ayak oyunlarını ülkemizin
siyasetçileri ve devlet adamları bir an önce görür ve ülkemizi çıkmazdan
kurtarırlar.
Üniversitelerimizi;
bilim, sanat yuvası haline getirmek vatan borcudur. Üniversitelerimizi
siyasetin güdümünde tutarsak, demokratik, gelişmiş ve uygar ülke olamayız.
Unutmayalım ki ülkeler ve uluslar, kurumlarıyla yol alırlar. Aklı ve bilimi
özerk kılamadığımız için aşıda ve diğer sağlık gereksinimlerinde dışa bağımlı
duruma düşürüldük. Ormanlarımızı yangınla, derelerimizi selle yaşanmaz duruma
getirdik.
Türkiye, yeniden Atatürk dönemine dönmelidir.
Atatürk döneminde kurulan ve zamanla iyileştirilen kurumlar yeniden hayata
geçirilmelidir. PTT, enerji, limanlar, kitle ulaşım araçları ulusal kimlikte
olmalıdır. Dışa bağımlılıktan ülke insanını kurtarmak ve onurlu toplum haline
getirmek her siyasetçinin ve aydının temel görevidir.
Siyasal İslam’a sarılarak, dini duygularımızı
sömürerek, Atatürk devrimlerini tarihten silmeye çalışmak ve Atatürk döneminde
kurulan kurumları birer birer satmak veya yok etmek ulusumuzu karanlığa
götürür.
Benden
söylemesi.