Elbette ki tarım, dünyanın
gündemindedir. Çünkü tarım ürünleri insanların gereksinimidir. Gerçekten çok
yazık! Aylarca tarlasında, bostanında, bahçesinde el emeği ile ürettiği
ürünlerini köylümüz, çiftçimiz satamıyor, satacak pazar da bulamıyor ve sokağa
atıyor. Çünkü yıllardır ülke genelinde tarımdan bir kopuş vardır. Buna neden
olanlar ise elbette ki yöneticilerdir. Uygulanan yanlış tarım politikaları hem
insanımızı fakirleştirdi hem de dışa bağımlı kıldı. Bir zamanlar tarım
arazilerini ekmemek için çiftçiye para veriliyordu. Bir yere gelindi ve
köylümüz toprağından koparıldı. Amaç da bu değil miydi? Tarımla uğraşan
insanlarımıza devlet sahip çıkmıyor. Üreticisini korumuyor, hatta çiftçiyle
yarışıyor. Doğal olarak da çiftçi geleceğinden endişeli olarak tarlasını
ekiyor. Sonuçta ise hem ülke hem de çiftçimiz olumsuza sürükleniyor. Korona
nedeniyle pazarlar kapatıldı. Hallerde depolanan tarım ürünleri, çürüdü. Yaş
sebze, yaş meyve zamanı gelince tüketilirse sorun yok, ama bekletilirse yazık
oluyor üreticimize. Yazık oluyor tüketicimize. Köylümüz, çiftçimiz
örgütlenmelidir. “Bir elin nesi var iki elin sesi var,” özlü sözümüz, yaşama
geçirilmelidir. Üretilen tarım ürünlerine devletin destek vermesi gerekmez mi? Üretime, kaynak verimliliğine dayanmayan
tarım politikası, yeterli üretime yanıt vermediğini işaret etmektedir. Tahıl ve
baklagil stoklarında ciddi bir azalmanın olduğu gelen bilgiler arasındadır. Bu
oluşum ister istemez fiyatların yükselmesine neden olmaktadır. Bunun yanında
pahalı yol, köprü ücretleri ve arabalarda kullanılan yakıt ederleri elbette ki
fiyatları artıran nedenlerdir.
İkinci bir sorun da tüketici
de devletine güven duymalıdır. Tarlada 100 kuruş olan bir sebze, tüketicinin
eline yedi- sekiz liraya ulaşıyorsa burada bir denetimsizlik söz konusudur.
Üretici memnun değil, tüketici memnun değil; ama aracı memnunsa bu yaklaşımda
bir yanlışlık var demektir.
Her alanda tarıma uygun
iklimimiz, her ürünün yetişmesine uygun topraklarımız vardır. Ama bu güzel
ülkenin insanımıza sağladığı bereketi, yanlış politikalar nedeniyle olumluya
çeviremiyoruz…
Devlet, üretici ile yarış
halindedir. Bence devlet, kalıcı ve üretici tarım politikası izlemelidir.
Üretime uygun araziler boş bırakılmamalı, üretime uygun olmayan araziler ise
otlak olarak kullanılmalıdır.
Bugün ülkemizde tarımla
uğraşan insanların yaş ortalaması 55’tir. Kısaca genç nesil köyüne ve tarıma
yönelmiyor. İşte enerjisi olan gençlerimizi tarlasına, bağına, bahçesine
yönlendirmek devletin politikası olmalıdır. İşte o zaman tarımda dışarıya
bağımlı ulus olmaktan çıkar, kendi kendimize yeteriz. Doğru mu?