SON DAKİKA
SON DAKİKA


Tarım ve insan
23.07.2020

Tarım, dünyanın gündeminde. Özellikle koronavirüs nedeniyle tarım ve gıda sektörü ön plana çıktı. Ama ülkemizin durumu biraz daha farklı. Çünkü yıllardır ülke genelinde tarımdan bir kopuş vardır. Özellikle gençler, tarımla uğraşmak istemiyor ve köyünde tarım arazilerinin başında durmayı düşünmüyor.

Kırsal alanı tercih etmeyen gençler, şehirlerde iş aramakta ama insanca yaşanacak iş de bulamamaktadır. Tarım alanlarının işlenmemesi ve üretimin düşük olması nedeniyle gıda fiyatları artmaktadır. Mayıs ayı itibariyle gıda fiyatlarındaki artışın yüzde 12’ye dayandığı ve ülkemizin zorlu bir viraja girdiği inkâr edilemez.

Üretime, kaynak verimliliğine dayanmayan tarım politikası, yeterli üretime yanıt vermediğini işaret etmektedir. Tahıl ve baklagil stoklarında ciddi bir azalmanın olduğu gelen bilgiler arasındadır. Bu oluşum ister istemez fiyatların yükselmesine neden olmaktadır.

Tarımda ve gıdada tekelleşme, toplumun geneline yarar yerine zarar getirmiştir. Fiyat artışları, köyden kente göç, azalan çiftçi sayısı, ülkemizin kalıcı önlemlere gitmesini zorunlu hale getirmiştir.

Çiftçi, devletine güvenmelidir. Tefecilere, aracılara,ürettiğini zararına satmaması için devlet, vatandaşına güven vermelidir. Bunun en kısa yolu, kooperatifleşmekle yani örgütlü çiftçilerle sağlanacağı bir gerçektir.

Tarımda ikinci bir sorunda mevsimlik işçilerdir. Tahmini rakam 600 bin mevsimlik işçi, tarım alanında çalışmaktadır.Kayıt dışı çalıştırılan işçilere çok az ücret ödenmektedir. Hele 14 yaş ve üzeri çocukların tarlalarda yok denecek ücretle çalıştırılmalarının insana ve insanlığa yakışır olmadığı bir gerçektir.

Her alanda tarıma uygun iklimimiz, her ürünün yetişmesine uygun topraklarımız vardır. Ama bu güzel ülkenin insanımıza sağladığı bereketi, yanlış politikalar nedeniyle olumluya çeviremiyoruz.

Devlet, üretici ile yarış halindedir. Tüketiciye daha ucuza ürün sağlamak için dışarıdan gereksinim olan tarım ürünlerini ithal ediliyor. Ne yazık ki et, buğday, mercimek gibi ithal ettiğimiz ürünler ülke insanının eline ucuza ulaşmıyor. Bu arada ithalatçı firmalar zengin oluyor, yine tüketici yerinde sayıyor.

Kolay yoldan zengin olmak, elini dokundurmadan köşeyi dönmek isteyenlere yöneticilerimiz karşı çıkmadığı sürece ülkemizin tarım alanında gelişmesi olanaklı görülmüyor.

Köylerimize elektrik, su götürdük. Köy evlerinde buzdolabı, çamaşır, bulaşık makineleri vardır. Bu yaklaşım, uygarlık açısından sevindirici bir durumdur. Ancak köylerimizdeki insanları köylerden kaçırdık. O uygar araçlar, yeteri kadar amacına hizmet edemediği için değerini yitiriyor bile.

Bence devlet, kalıcı ve üretici tarım politikası izlemelidir. Üretime uygun araziler boş bırakılmamalı, üretime uygun olmayan araziler ise otlak olarak kullanılmalıdır.

Bugün ülkemizde tarımla uğraşan insanların yaş ortalaması 55’tir. Kısaca genç nesil köyüne ve tarıma yönelmiyor. İşte enerjisi olan gençlerimizi tarlasına, bağına, bahçesine yönlendirmek devletin politikası olmalıdır.

İşte o zaman dışarıya bağımlı ulus olmaktan çıkar, kendi kendimize yeteriz.

Doğru mu?                                    

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap