SON DAKİKA
SON DAKİKA


Tarihten Bir Yaprak
14.05.2020

Marc Levvy’in İLK GECE Romanını okurken Sümerlerle ilgili bir bölüme rastladım. Merak ettim doğrusu Sümerlerin kim olduğunu? Sümerler, MÖ 4000 - MÖ 2000 yılları arasında Irak'ın güneyinde (Güney Mezopotamya) yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgedeki uygarlıktır. Dünya'nın bilinen en eski uygarlığı kabul edilir.

Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirleri arasıdır. Bu iki ırmağın taşıdığı zengin verimli topraklar, Sümerlerin yerleşim alanı olmuş. Bu topraklarda buğday bol miktarda yetiştiği için onlarda bu tahılı ambarlayıp saklamayı öğrenmişler. Bu da gösteriyor ki soğuk ve verimsiz mevsimlerde kendilerini besleyecek hasatları saklayabiliyorlardı.

Bu insanlar, depolama kültürüne ulaşınca, günlük yiyecek peşinde koşmadılar. Bu oluşum, Sümerlerin yerleşik yaşama geçmelerine neden olmuştur. Dünyada yerleşik yaşamın oluşmasının temelinde doğanın orada yaşayan insanların gereksinimlerine yanıt vermesiyle başlamıştır. İnsan yaşamını olumsuz yönde etkileyen olaylar oluşunca insanlar yeni arayışlara girer. 2000 yıllık kocaman bir zaman diliminde yaşamını sürdüren bu ulus, hem kendi yaşam biçimlerinden, hem de doğanın onlara sunduğu güzelliklerden mutluydular.

Biz buna Orta Asya’dan göç nedenlerimizi gösterebiliriz. Uluslar kendi soylarını sürdürmek için yeni arayışlar ve yeni yerleşim yerleri ararlar.

Sümer kalıntılarına baktığımızda bunların bilgi düzeyleri bir yere yerleşen çiftçilerin gibi basit düzeyde değildi. Bu oluşumun temelinde her biri kendi kültürüne sahip çıkan birçok grubun bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Hindistan, İran ve Anadolu’dan gelen bu göçebe halklar büyük şehir devletleri kurmuşlar.

Gösteriyor ki Sümerler Arap ırkından olmadığı kesindir. Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik, gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. "Gılgamış Destanı o ulusun mitolojik, sosyal yapısını bize anlatmaktadır.. Yılbaşı ağacı süsleme, evlilik yüzüğü, nazar boncuğu da Sümerlerde görülmüştür. Sümer döneminde 21'i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardır.80 bin nüfuslu şehirlerin varlığını tabletlerden öğreniyoruz.

İlk çağlar, bilindiği gibi dinin, bilimin ve efsanelerin iç içe yaşadıkları dönemdir. İnançların ve onlardan doğan efsanelerin kişi ve toplum üzerindeki etkileri ise çok güçlüdür. Efsaneler, bir toplumun düşünme ve hayal gücünü gösterir. Bir “başka deyişle, kişilerin doğa karşısındaki davranış biçimlerinin

ürünleridir dinler ve efsaneler. İlkel insan esen yele, yağmura, gök gürültüsüne, yıldırıma, doğuma, ölüme, gece ve gündüze kendince anlamlar verir. Kendine göre yorumlar doğa olaylarını. Bu davranış ve yorumlardan da dinler ve efsaneler çıkar ortaya.

Deneye ve gözleme dayanan pozitif bilimlerin gelişmesi için bin yılların geçmesi gerekecektir. Gözlem bütünüyle yok değildir gerçi. Ancak, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi, neden-üstün güç biçiminde kurulur. Doğa olayları bir üstün güce bağlanır, çoğu zaman da doğrudan bir üstün güç, bir tanrı ya da tanrıça tarafından temsil edilir. Henüz deney ve gözlemle bir neden-sonuç ilişkisine varmaya yatkınlıktan uzak ilkçağ insanının doğayı açıklama biçimidir ilkel din ve efsaneler..

Sümer devleti,tarihten silineli bir hayli zaman olmuştur gerçi, ama kültür ve uygarlıkları her alanda etkilerini sürdürmektedir hâlâ. Artık konuşulmayan bir dil olan Sümerce. Sümer düşüncesinin yarattığı inanç sistemi Anadolu uygarlıkları üzerinde de etkili olur. Ne var ki, Anadolu uygarlığı da Mezopotamya’yı etkiler.

Neden yazdım bu yazıyı? Geçmişini bilmeyen toplumlar, geleceğine yön veremez.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap