SON DAKİKA
SON DAKİKA


Sü uyur düşman uyumaz!
26.02.2021

 
Gara harekâtına uygun bir başlık koydum yazıma. Doğrudur da “Sü (asker) uyur düşman uyumaz” sözü. Beş buçuk yıldır PKK elinde olan sevgili gençlerimizi askeri güçle kurtarmak istedik. Ama karşımızdaki düşman tetikteydi çünkü uyumuyordu. Rehin tutulan 13 şehidimize ve bu uğurda canlarını veren üç subayımıza rahmet diliyorum

PKK tarafından geçmişte de rehin alınan askerlerimiz, sivillerimiz olmuştu. Ama bu insanlarımızı diplomatik yollardan kurtarmıştık. PKK’ya yakın olan kişiler veya sözü geçen devletler aracı olmuş ve bu insanlar, burnu kanamadan evlerine dönmüşlerdi. 5-6 yıl mağaralarda saklı tutulan bu insanların kaçırılışları toplumda yeteri kadar gündem bile oluşturmadı. Belki ilk bir veya iki ay konuşuldu sonra unutuldu gitti. Ama gençlerimizi gündemde tutmak zorundaydık. Ama olmadı ve sonuç koskoca bir hiç oldu.

Bana göre kışlaya siyaset girdi. Ordumuz aracılığı ile siyasiler, kendi varlıklarını topluma iletmektedirler. Milli Savunma Bakanı, Meclis’te, hükümette ve Cumhurbaşkanı nezdinde orduyu temsil eder. Ama ordumuzu yöneten, yönlendiren başta Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıdır. Sanki komutanlarımız arka plana itiliyor gibi.       
 Biliyorsunuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirdik. EOK Örgütü, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için iç savaş oluşturmuştu. Sivil insanlarımız öldürülüyordu. Savaş kaçınılmaz olmuştu. Önce diplomatik yollar sonuna kadar denendi ama olmadı. Dönemin başbakanı uluslara durumu iletti. Özellikle garantörlük görevini üstlenen devletlerle işbirliği yapılmak istendi. Olmadı. Savaş meşrulaşmıştı. Bu arada ABD büyük elçisine bilgi verilirken, elçi bu harekâta karşı çıkmış ve “Kıbrıs’a çıkarma yaparsanız 6. Filo’yu karşınızda bulursunuz” demişti. Dönemin başbakanı Merhum Sayın Bülent Ecevit’in elçiye yanıtı o günlerde çok konuşulmuştu.

“Filo karşımıza çıkarsa biz de kenarından yolumuza devam ederiz” diye yanıtlamıştı. İşte kibarlık, diplomatik böyle bir şeydir.       
İkinci bir anı da şöyle: Kıbrıs Savaşı bitmiş ve  ordu, devlet başarıya ulaşmıştı. Ama siyasiler doğal olarak iktidara gölge düşürmek ve iktidarın toplumdan aldığı olumlu puanları unutturmak için TBMM’de tartışma açmışlardı. Muhalefet iktidara saldırıyor, zaferin payını Ecevit’e vermek istemiyorlardı. Güven Partisi milletvekili Merhum Nihat Erim kürsüye çıkar ve “Bu savaş olumsuz sonuçlansaydı ipe gidecek olan elbette ki Sayın Başbakan  olacaktı. Öyle ise başarı da onundur” der ve konu kapatılır.

Demokrasinin güzel tarafı, olumsuzlulukların da toplum karşısında eleştirilmesidir. Merhum Sayın Demirel’in dediği gibi “Eleştirileri hoşgörü ile dinleyemeyen ve içine sindiremeyen kişiler, siyaset yapmasın.” Nedir bu küfürler, hakaretler Allah aşkına?

Biz, liderlerimizin konuşurken sözcükleri çok iyi kullanmalarını istiyoruz. İyi hatip, konuşurken sözcükleri iyi kullanan kişidir. Toplumu germekten çok toplumu barıştıran kişidir. Karşısındaki kişilere hakaret etmek, bağırıp çağırmak ne iyi bir liderin özelliğidir ne de iyi bir hatibin.

Umarım liderlerimiz, toplumu barışa, kardeşliğe, birliğe götürmenin yollarını ararlar.

Bu güzelliği beklemek hakkımız.                      

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap