SON DAKİKA
SON DAKİKA


Sosyal haklar
18.12.2020

Elbette ki hak kavramının tek bir tanımı olamaz. Onun için “Hak nedir?” sorusu, kişiden kişiye veya toplumdan topluma göre değişmektedir. Kimine göre hak, hukuk düzeninin kişiye verdiği yetkidir. Kimine göre ise hak, hukuk düzenince insanlara tanınmış sınırı, konusu, kullanılma şekli ve koşulları gösterilmiş, yararlanılması toplumca sağlanmış özgürlüktür. TDK’ye göre ise hak, adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şeydir, kazançtır.

Sosyal haklarımızı, medeni haklar ve siyasal haklar, diye ikiye ayırmak mümkün. Aslında sosyal haklar, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde” tanımlanmıştır. Bildirge incelendiğinde insanları, ırk, dil, din farkı gözetmeksizin eşit görmektir. Ancak dolaylı da olsa insanların yaşama ve çalışma koşullarını düzenleyen bir bildirge olarak da görebiliriz. Bu da gösteriyor ki kapitalizme karşı, emekçiyi, küçük esnafı  koruyucu özelliği bulunuyor.

            Bugün, ülkemiz insanlarının ve dünya uluslarının sosyal haklara gereksinim duyduğu zamandır. Çünkü insanlık, Üçüncü Dünya Savaşı içindedir. Devletler, salgın hastalıkla savaş vermekte ne yazık ki binlerce insanın ölümünü önleyememektedir.

            İnsanlık, bir yandan ölüm korkusunu yaşamakta, bir yandan da karnını doyurma telaşına düşmektedir. Elbette ki kişinin yaşama hakkını ve ekonomik yaşamını garanti altına almak devletin görevidir. Bu oluşum, sosyal devletin temel kaçınılmazıdır. Bireylerin ise doğal hakkıdır.

Atalardan gelen bir sözümüz var ya: “Ak akçe kara gün içindir.” İşte devletin kendi vatandaşının haklarını verebilmesi için eldeki ak akçeleri korumuş olması gerekiyor. Plansız programsız harcamalar yapılırsa alınan borç paralar, betonlara dökülürse elbette ki çıkmaz sokağa gireriz.

            Bir taraftan salgın hastalıktaki olumsuzluklar artıyor, diğer taraftan insanlarımız yoksulluğa itiliyor. Ülkemiz için kanını, canını veren gazilerimizin, şehitlerimizin çocukları, torunları açlık, yoksulluk içinde yüzerken dış ülkelere yardım ediyoruz söylemi bana pek de etik gelmiyor.

 “Ayranı yok içmeye…”

 Bu arada, atasözümüzün belirttiği gerçek akla gelmiyor değil. Bizim binlerce garsonumuzun işten çıkarıldığı, binlerce esnafımızın kepenk kapattığı, binlerce işçimizin işsiz kaldığı bir dönemde bu insanlara öncelikli bakmak devletin görevi iken kalkmışız dış ülkelere yardım ediyoruz. - Keşke fazlamız olsa da  gereksinimi olan o ülkelere yardım edebilsek.-

            Sosyal hak olarak adlandırdığımız ekonomik hak, ülkemizin insanlarına verilmelidir. İnsanlarımızın gözyaşları akarken küçük bir azınlığın mutluluğunu sağlamanın sosyal ahlak açısından doğru olmadığını tartışmaya gerek yok.

            Tüm uygar ülkeler, tüketim toplumu oluştururlar. Çünkü ürettiğini tüketecek ekonomik özellikte toplum oluşmazsa, üretimin hiçbir yararı olamaz ki. Onun için tüketim toplumu olabilmek, insanca yaşayacağımız düzeyde gelir sağlamak sosyal devletin olmazsa olmazıdır.

            Hesaplar belli. Bir kişinin geçinebileceği miktar da belli. Bu miktara asgari ücret diyoruz. Bugünlerde asgari ücret pazarlığı yapılmaktadır. Doğru da neyin pazarlığı yapılıyor Allah aşkına? Emeklinin, çalışanın insanca yaşama hakkını devlet, ciddiye almak zorunda değil midir?

            Hazine ve Merkez Bankası’nda biriken ak akçe, geleceğimiz açısından toplumun güvencesidir. Salgın hastalıkta, savaşta, kuraklıkta toplumu refah içinde yaşatmak için kısaca kara günümüzde kullanacağımız paraların toplandığı yerlerdir.

            Ama hazinemiz tamtakır, Merkez Bankamız, rezervleri sıfırlamış. Bu devlet babanın, çocuklarının karınlarını nasıl doyuracağını gerçekten merak ediyorum.

            Sayın yöneticiler, devletimizi, meydan okumakla, gerekli gereksiz siyaset yapmakla yönetemezsiniz. Çünkü devlet, sosyal hakları korumak için geleceğin planlarını yapmak zorundadır.

            Ne dersiniz, ben mi yanılıyorum?  

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap