söz ola götüre başı
söz ola bitire savaşı
söz ola ağulu aşı
yağ ile bal ede bir söz (Y E)
Günlerdir İDLİB konusu gündemde. . Demokrasinin bir gereği olarak,
toplumun karşısına çıkmak, toplumla bütünleşmek ve toplumla konuyu paylaşmaktan
daha güzel ne olabilir ki? Hele sorumlu kişiler, toplumun bir kesimini temsil
eden kişilere bilgi vermek nezaketinde bulunması demokrasinin ve geleneğimizin
gereğidir. Çünkü Suriye topraklarında can veren kahramanlarımız, hepimizin
evlatlarıdır.
Ne yazık ki çok çirkin olaylarla da karşılaşmaktayız .
Çarşamba günkü meclisteki olayları izledikçe gerçekten utandım ve üzüldüm.
Neydi o Allah aşkına? Yumruklar, masadan masaya atlamalar yakıştı mı o meclise?
Sözün bittiği yerde hakaret, sözün bittiği yerde kavga başlar. Orada da söz
bitti mi ne?
Kürsü milletin kürsüsüdür, milleti ilgilendiren konuların
tartışıldığı yerdir. Ama bizi temsil eden ve bizim vekalet verdiğimiz kişilerin
davranışları gerçekten çirkindi.
Elbette ki benim de bir görüşüm ve düşüncem vardır. Ben herkesin görüşüne saygı duyduğum gibi uygar toplumun bireyleri olarak diğer görüşlere de saygılı olmalıyımdır. Farklı partilerin varlığı da bu gereksinimden doğmamış mıdır?
Benim esas üzerinde duracağım konu kullanılan dildir, üsluptur. Siyasi partilerin ve devletin üst düzeyinde görev yapan sayın liderler veya parti sözcüleri, iki düşünüp bir konuşmalıdırlar. Ne yazık ki kendilerinin de inanmadıkları ama toplumun kulağına hoş gelen sözler söylenmekte ve toplum gerilmektedir.
Grup toplantılarında,
TBMM toplantılarında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü önceleyen
bir tartışma sergilenmelidir. Hukuku hiçe alacaksak, demokratik yapılanma
sonucu seçildiğiniz vekilliği kabadayılığa çevireceksek birbirimize saygılı , hoşgörülü olamayacaksak 600 kişinin mecliste
olması bize ne kazandırır ki?
Düşünün bir taraf, “kendinden olmayan “ insanları terörist, Fetocu vatan haini ilan
edecek, diğer taraf da vatan haini,
demokrasi düşmanı, satılmışlıkla suçlayacak, bu 83 milyonluk bir ülkeye
yakışmıyor.
Piramidin tepesindekiler sözlerine dikkat etmezlerse
tabandakiler birbirlerini yerler. Toplumda çıkacak her kavga, Allah korusun her
cinayetin vebalı meydanlarda salonlarda toplumu kışkırtan kişilere ait olacağı
bir gerçektir.
Bu millet sandığınız
kadar cahil değildir. Bu toplumu ayrıştırmak, ötekileştirmek isteyenlere
gereken dersi mutlaka verir. Onun için lütfen konuşmalarımıza, ithamlarımıza
dikkat edelim. Aksi takdirde kılıç yarası geçer de dil yarası kalır ve yüz yüze
gelince de utanırsınız. Siz utanmazsanız bile toplum, sizin varlığınızdan
utanır.
Unutmayım ki “Tatlı
dil yılanı deliğinden çıkarır.”