Üniversiteler açılmak üzere. Güzel
de hazırlıklar tamam mı? Bu pırıl pırıl gençlerimizin barınması, yemesi-içmesi
garanti altına alındı mı? Edindiğim bilgilere göre “Saldım çayıra, Mevla’m
kayıra,” tekerlemesinde olduğu gibi bu gençlere devlet sahip çıkmıyor.
Baraj kaldırıldı. Bu bir siyasi
oyundur. Boş kalan taşra üniversitelerini doldurmak veya özel üniversitelere
para kazandırmak için yapılan bir girişimdir. Sonuç mu? Mağdur edilen binlerce
genç.
Özel veya devlet üniversitelerinde
okuyan her gence devlet, yurt bulmak zorunda değil midir? Gençlerimiz, devletin
güvencesinde ve gözetiminde yurtlarda barındırılmalıdırlar. Ne olduğu belli
olmayan, kime, hangi olumsuz görüşe hizmet ettiği anlaşılmayan bazı özel yurtlara gençlerimizi itmek ve
beyinlerinin olumsuz görüşlerle yıkanmasına seyirci kalmak devlet ciddiyeti ile
bağdaşmaz.
Özel yurtlarda tek kişilik odaların
15 bin lira, dört kişilik odaların kişi başı altı bin lira olması hangi Hakka
hangi adalete sığar? Anadolu’dan İstanbul’a okumak için gelen bir öğrencinin
yeme-içme, barınma giderini bu ülkede kaç kişi karşılayabilir?
Eğitim ciddi iştir. Açılan özel
üniversitelerin bir çoğunda bir öğretim
üyesi geri kalanlar ise öğretim görevlileridir. Bu mudur eğitim de
fırsat eşitliği? Sevgili öğrencilerimiz, kazanç kapısı görülmemelidir. Ücra
kasabalarda veya illerimizde açılan üniversite ya da yüksekokullar, oradaki
esnafın kazanç kapısı oluyor. Bu yaklaşım, eğitimi amacından uzaklaştırıyor.
Doğal olarak gençlerimizin elinde bir diploma oluyor ama kâğıt parçasından
ileri gidemiyor.
Eğitimde, bir öğrencinin eğitim ve
öğretim için okuduğu sınıf hatta okuduğu bina bile yeterli değildir. Bir
üniversiteli genç için eğitim, kampüsün giriş kapısından başlar. Spor
salonları, tiyatro, müzik, resim ve konferans salonları gencin geleceğe
bakışında ve yaşamı ile uyumunda olmazsa olmazlarıdır.
Oturmuş, kadroları tamam ve tüm
sorunlarını çözmüş üniversitelerden mezun öğrencilerden beklentileri, taşra
üniversitelerden beklemek fazla iyimserlik olur.
Geleceğimizin güvencesi, toplumumuzu
ileriye taşıyacak gençlerimize hizmet etmek devleti yönetenlerin temel görevi
olmalıdır. Çağın koşullarına uygun barınma, sağlık koşullarına uygun
beslenme sorumluluğu devlete aittir.
Hesap gayet kolaydır. Ne kadar
barınma gereksinimi öğrenci varsa o kadar da oda ve yatak gerekir ki bunu
başaracak güçte bir devletiz. Ama gerçekten gereksinimleri bir yana bırakarak
getirim peşinde koşan yönetim biçimini benimsersek gençlerimiz, barınma ve
beslenmede zorluk çekerler.
Gerçi sistem zenginden, güçlüden
yanadır. Parası olmayana, torpili olmayana yaşama şansı verilmiyor. Bir avuç
mutlu azınlık ve onların çocukları refah içinde yaşayacak diğer gençlerimiz de
iş verirlerse onların yanında çalışacaklar.
Ama Anayasamızda yerini bulan
sosyal devlet anlayışı uygulamada yerini bulamadı ve bulamıyor. Zengin daha
zengin; fakir daha fakir bir yaşam sürüyor.
Bu düzende yazık oluyor
toplumumuza, yazık oluyor gençlerimize.
Ne dersiniz haklı mıyım?