Haklı olarak devlet, yeni tedbirler almaktadır. Ya da tedbirleri daha da tavizsiz duruma getirmektedir. Tüm uyarılara karşın insanlar sokaklara çıkmaya devam ediyor. Bilim Kurulu’nun önerilerine, “Bana bir şey olmaz “ mantığı ile yaklaşılıyor. Bu yaklaşım birinci derecede aymazlık ve cahilliktir. Ülkemizin insanları, birbirine saygılı olmak zorundadır. Bu, toplumsal yaşamın bir gereğidir. Bireysel düşünceler, virüsün yayılmasına neden olmaktadır. Sayın Sağlık Bakanı her gün basın toplantısı düzenleyerek, toplumu bilgilendirmeye çalışıyor. Her bireyin kendisini virüsten korunmasını telkin ediyor. Ne yazık ki yine sokaklarda insanlar, aylak aylak dolaşmaya devam ediyor.

65 yaş üstü insanların çoğu, evlerinden dışarıya çıkmıyor. Güzel bir duyarlılık ve sorumluluktur. Ancak aynı evde yaşayan sokağa çıkma serbestîsi olan insanlar bu mikrobu, eve taşımıyorlar mı? Bu insanlar, evlerindeki babasına, annesine, dedesine... risk oluşturmuyorlar mı? Bence hızlı yayılmanın temel nedeni yine cahillikten kaynaklanıyor. Cuma günü akşamı 31 ilde iki gün sokağa çıkma yasağı uygulanması konuldu. Doğru mu? Doğru. Ama zamanlaması yanlış. Daha öncelerden duyurulabilir ve insanların sokağa dökülmesinin önüne geçilebilirdi. Geç kalınan bir uygulama bence. Aman Allahım bu ne telaş, bu ne yaygara! Gece marketlerin önü, fırınların önü kuyruk! Kavgalar, dövüşler ise, işin daha çirkin boyutu.

Ne oluyoruz? Sokağa çıkma yasağı topu topu iki gün. Evinde, kilerinde, dolabında iki günlük yiyeceğin mi yoktur? Bizim Anadolu kadınımız, evinde olanları birleştirir kocasının, oğlunun, kızının kısaca evindeki insanların karnını doyurur. Ama bencillik, toplumsal yaşam terbiyemiz olmayınca, maalesef, marketlerin önünde, fırınların yanında olay çıkarır bir de yaptığımızla övünürüz. Bence bu, biyolojik savaştır. Savaşlar her zaman topla tüfekle olmaz. Bunu söylerken birilerini veya bir devleti suçlamıyorum. Doğanın oluşturduğu bu mikrop, Üçüncü Dünya Savaşı’nı çıkarmıştır. Milyonlarca insanı etkisine aldı. Yüz binlerce insanın ölümüne neden oldu. İnsanlık dünyasında korku, panik oluşturdu. Hiç kimsenin yarını garanti değil.

Dünya ekonomisi dibe vurdu. Üretim düşünce, tüketim olmayınca ekonomi çıkmaza girdi. Binlerce fabrika, on binlerce atölye, yüz binlerce alışveriş merkezleri kapalı durumda. Bu yaklaşım milyonlarca işsiz yarattı.

Birinci Dünya Savaşı, ideolojik yaklaşımları doğurmuştu. Dünyada uluslar, milliyetçi, sosyalist, modelleri ortaya çıkardı. Bu oluşum, ideolojik savaşları beraberinde getirdi. İkinci Dünya Savaşı, Sosyalist Blok, Kapitalist Blok diye dünyayı böldü. Birleşmiş Milletler Örgütü kuruldu. Askeri alanda NATO, Varşova Paktı gibi isimleri ve uygulamaları topluma sundu. Şimdi ise Korona ile Üçüncü Dünya Savaşı’nın içindeyiz. Mutlaka dünya ulusları, bu savaşın sonunda, ekonomik, siyasal ve askeri alanda yeni düzenlemelere gideceklerdir. Bu ekonomik dar boğazdan çıkış yolları arayacaklardır. Biz de doğal olarak yeni oluşacak dünya düzenini bir parçası olacağız. Umarım, birbirimizi yemeden, insanları ayrıştırmadan ve ulusal birliği sağlayarak, olayı siyaset üstü tutarak fazla zarar görmeden düzlüğe çıkarız. Peki, bunu kim başarır? Elbette ki bilim, bilim insanları başarır.