Biz ilkokul, orta ve lisede okurken bir eğitim döneminde ara
iki tatil vardı. Birincisi bir ocak ikincisi ise sanıyorum bir marttı. İkisi de
birer haftalık tatillerdi. Sonra ne olduysa birleştirildi ve 15 günlük tatile
çevirdiler. Belirttiğim tatil başlangıcında ara karnelerimizi de alırdık.
Başarılı olan öğrenciler evlerine mutlu giderken, az başarılı öğrenciler de
hüzünle evlerinin yolunu tutarlardı. Ne olursa olsun öğrenci için de öğretmen
için de tatil bir başkadır. Çünkü tatil süresince zil sesi duymayacaklar,
sınıflara kapalı kalmayacaklar, kendilerince bir dünya oluşturacaklar. Geldik
2019 yılına. Özellikle devlet okullarında yeni bir uygulama başlandı. Devlet
okullarında diyorum çünkü bazı özel okullarda bir haftalık ara tatilleri önceden
de uygulanıyordu.
Kasımda ve nisanda uygulanan tatil, yalnızca öğrencileri
kapsıyor. Ama açıklamalara bakılırsa eğitime ara verme tatili değil. Belirlenen
tatil süresince öğretmenler, okullarına gidecekler 12 bin 850 okul öncesi, 24
bin 856 ilkokul,19 bin 345 bir ortaokul ve 12 bin 662 lise olmak üzere toplam
69 bin 714 okulda 946 bin öğretmen kendi okullarında belirtilen etkinliklerin
içinde yer alacaklar. Evet,18 milyonu aşkın öğrenci ise şu anda tatilde. Eminim
ki kimi öğrenciler sokaklarda aylak aylak dolaşıyor, kimisi oturmuş evinde ders
çalışıyor, kimisi anne- babasına yardımcı oluyor. Belki yüzde biri
de bilmeyerek belirlenen etkinlik içinde bulunuyor. Batı ülkelerin bazılarında
bu tür uygulamalar yapılıyor ve doğru da oluyor.
Ancak bu tür uygulamalar, tüm olanaklar hazırlanmış
ülkelerde oluyor. Bizde ise çalışan anne- babaların okul öncesi veya ilkokul
dönemi çocukları ne olacak? Bu kişiler, çocuklarını kime emanet edecekler? Ortaokul
öğrencilerini evde nasıl tutacaklar? Eğer bu sorularımın yanıtları için
bakanlık önlem almışsa bence de güzel bir başlangıçtır. Ama belirttiğim gibi
çalışan anne baba hesaba katılmadan oluşturulan bir uygulama ise bu yaklaşım yeniden
düşünülmelidir.
Öğretmen arkadaşlar içinde benzer sorular aklımıza gelmiyor
değil. Öğretmeni belirli saatler içinde okulda, öğretmen odasına hapsederseniz
yazık olur insan yaşamındaki zaman dilimine. Merkezi yönetim bütçesinin
yalnızca yüzde 16,2’si eğitim öğretime ayrılmış bir ülkede, belirlenen ara
tatilde öğretmenin ufkunu genişletmek, sosyal yapısını genişletmek için etkinlikler
için ayrılmış bir gider var mıdır? Öğretmeni bulunduğu okuldan hatta çevreden
uzaklaştırmak kültürel, doğasal güzellikleri görmesini sağlamak bir bütçe
işidir. Toplu geziler, toplu yemekler, toplu eğlenmek için devletin özel
katkısı olacak mıdır? Bu soruların yanıtları olumlu değilse başarısız bir
uygulama olacağından kimsenin şüphesi olmasın.
“Elbette ki ara tatil, eğitime ara vermek anlamına
gelmemeli. Bu tatil öğrencilerin sporla, sanatla, doğayla, değerlerimizle
buluşması için değerli bir fırsattır. Okul dışında oyunla, kültürle, sporla,
bilimle, sanatla eğitime devam ediyoruz,” diyor sayın bakan.Ama çalışan
anne babalar, bu etkinliklere çocuklarını nasıl yönlendirecekler? Hatta tüm
veliler bu konuda eğitildi mi? Eğitilmemişse öğrenci bu bir haftayı, bal gibi
tatil olarak değerlendirecektir. Ben böyle düşünüyorum.