SON DAKİKA
SON DAKİKA


İşsizlik ve eğitim
29.02.2020

Çağımızın gerçeklerine ve isteklerine göre insan yetiştirmek, eğitimin temel görevidir. Düşüncesi, bilgi ve becerisiyle yeni insan, eğitim sayesinde oluşur. Üretime, yaşama dönük somut ve pratik eğitim uygulaması bu yüzden şarttır. İnsanların iç dünyasını ve karakter yapısını esas alarak kişilerin eğitimini esas almak, okulların ana ilkesi olmalıdır. Eğitim, aklın eğitilmesidir. Doğruyu, yanlışı kişinin kendisinin çözmesidir. Eğitilmiş insan, aldığı eğitimle gerçeklere, olumlu düşüncelere uygun davranıp, kendisini olumsuz düşüncelerden soyutlayabilir. Doğayı ve toplum koşullarını insanlık yararına değiştirmek eğitimin temel koşuludur. Kafa ve kol birliğini sağlamak için sınıflarda laf ebeliğine dönük eğitim biçimini geride bırakmak, ulusların ve eğitimcilerin birinci derecede sorunu olmalıdır.

 

Ülkenin ve kişinin çıkarlarına uygun gerekli eğitim kaçınılmaz bir biçimde uygulanmaya konulmalıdır. Bugün, okullarımızda, çağını kapamış bilgi ve yöntemlerle eğitim yapılmaktadır. Öğrencilerin bilgi ve görgü ölçüleri toplumun gerektirdiği ölçülerin gerisinde kalıyor. Artık okulu bitirmek bir işe yaramıyor. Diplomalı işsizlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. İş bulamıyor ve okullarda verilen temelsiz ve yararsız bilgilerden koparak bambaşka bir iş kolunda çalışmak zorunda bırakılıyor. Bir yığın emek ve para ve zaman boşa gitmiş oluyor. Bu bile eğitim sistemimizdeki bozukluğu göstermiyor mu? Kapitalist sistemin bir parçası olan ülkemiz, eğitimini geniş halk kitlelerine göre değil, mutlu azınlığa göre ayarlamaktadır. Teknolojik ve bilimsel gelişmeler karşısında geçersiz bilgiler vermekten öteye gidilemiyor. Görme, işitme, deney gibi eğitimin temelini oluşturan uygulamalardan uzak kalarak eğitimi ezbere dayandırmak gerçekten çağdışlılıktır. İlkokuldan üniversiteyi bitirene kadar verilen klasik bilgiler, artık zamanını doldurmuştur. Öğrenci; düşünceye, araştırmaya, eleştiriye yönlendirilmelidir. Hazır bilgiler, kalıplaşmış meslekler, kişilerin önüne sürülüyor ve o kişilerden başarı bekleniyor ki bence bu yaklaşım, karada yüzme öğrenmek gibidir.

 

Sistem, gençlerimizi hazırcılığa itiyor. Çünkü verilen bilgi, beceriye değil, hazırcılığa yöneliktir. Üretime yönelik gençler yetiştirmekten çok uzaklardayız. Bu gençler, en az 16 yıl, eğitim yaşamından geçiyor ama kendi kimliği ile kendi işini kendi kuramıyor. Ya büyük bir şirkete veya devletin bir kurumuna girerek yaşamını sürdürüyor. İşe giremeyenler de sudan çıkmış balık gibi evinde, sokaklarda çırpınıp duruyor. Çünkü sistemin gereği o gencimize üretme, biçimlendirme kendi işini kurma özgüveni verilmiyor. Bir Ziraat Fakültesi mezunu, tarım, çiçekçilik, meyvecilik alanlarında kendi üretimini yapamıyorsa, Makine bölümü mezunu genç, kendi üretim fabrikasını veya atölyesini kuramıyorsa demek ki eğitim sistemimiz, yeterli değildir. Kendi alanında kendi işini kuramayan bu diplomalı gençlerimiz, ya birinin yanında garsonluk veya çobanlık yapıyor. Ne yapmalıyız? Önce eğitimi siyasetten arındırmalıyız. Sonra çağın gerçeklerine uygun eğitmenler yetiştirmeliyiz. Bu eğitmenlerden kendine yeterli, üreten, özgüvenli gençlerin yetiştirilmesini istemeliyiz.

Dünya gerçeklerinden uzaklaşmadan kendi coğrafi yapımıza ve insan karakterlerimize uygun eğitim seferberliği ilan etmeliyiz. Eğitimle pratiği birlikte yürütmek kişinin bilgisini uygulamaya sokar ve kişiyi verimli kılar. İşte o zaman binlerce genç işsiz kalmaz. Çünkü kendi işini yapma becerisi verilen genç, kendi işini kurar. Bence doğrusu bu, ya sizce?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap