SON DAKİKA
SON DAKİKA


Güzel ülkem
2.04.2021

Yazımın başlığı duygusal oldu galiba. Olsun ve olmalıdır da. Değişik dinlerden, ırklardan, uluslardan ve mezheplerden insanların toplandığı bir ülke Türkiye. İnsanlık açısından zengin, verimlilik açısından bol, birbirlerine yaklaşım yönünden hoşgörülü bir yerleşim alanıdır Anadolu’m.

Hacı (Hace) Bektaş -ı Veli, “Eline, beline diline sahip çık” öğüdünü vermiş sekiz yüz elli sene önce. Büyük tasavvuf bilgini o yüce insan, galiba bugünleri görmüş. Aslında Selçuklu Devleti’nin yıkılışı ile başsız kalan Türkleri birleştirici öğelere gereksinim vardı o yıllarda. Ta Horasan’dan Anadolu’ya gelen Hoca Ahmet Yesevi ve onun eğittiği bireyler Anadolu’da il il, köy köy gezerek ulusal birliğimizi sağlamışlardır. Yüce dinimizi Türkçemiz ile Anadolu insanına sevdirmişlerdir.

                Anadolu’da özlü sözler, zamanla anlam yitirmiş ve gerçek anlamından uzaklaştırılmışlardır. Hacı (Hace) Bektaş-ı Veli yani (Veli Bektaş Bey) “Eline, beline, diline sahip çık” sözünü söylerken “Vatanına, toprağına ve diline Türkçeye” sahip çık demiştir. Çünkü aynı yüzyılda Karamanoğlu Mehmet Bey, “Şimden gerü hiç kimesne kapuda, divanda ve mecaliste, seyranda Türk dilinden gayri dil söylenmeye,” (Devlette, tekkede, toplantılarda ve sokaklarda) buyruğunu boşuna vermemiştir. Çünkü o büyük tasavvuf adamı, biliyordu ki bir ulusu yok etmenin temel yolu kendi dilini unutturmaktır.

                 Avrupalı ve doğu dilleri araştırmacısı diyor ki, “Orhun Nehri kıyısındaki Göktürk Yazıtları, orada durdukça Türk ulusunu tarihten silmeye kimsenin gücü yetmez.” Tarihte Türk adını Göktürkler kullanmışlar, ulumuza bir kimlik kazandırmışlardır. Yuluğ Tığın Bilge Kağan, Gültigin Kaan’ın ulusumuzu ölümsüzleştiren ve yazdıkları Bengi Taşlar, bizim kimliğimiz, bizim tarihimizdir. Ne yazık ki bu devlet adamlarının bize bıraktığı ölümsüz tarihi, yeteri kadar öğrenememiş ve ulusumuzu zaman zaman ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürmüşüz. Arapçayı Türkçeden üstün görenler oldu ve hala var. Anadolu’da egemen ırk olan Türk’ün yerine Osmanlı, Selçuklu, Anadolu Selçuklu diye devlet adını öne çıkaranlar oldu.

Ben ırkçı değilim. Ama ulusumun kenara itilmesini de kabul edemem. Dilimiz Türkçedir. Anadolu’da vatandaşlık bağı ile vatanına bağlı olanlar da Türk’tür. 16. yüzyıldan beri ülkemizin kimliğini yok etmeye çalışan insanlar oldu. 1911 Hareketi ile Ömer Seyfettinler, Ziya Gökalplar ulusumuzun kimliğini dile getirmişler ve büyük komutan, devlet kurucusu Atatürk ise bu ülkede yaşayan insanların kimliğinin tasdikini Lozan’da mühürletmiştir.

Türkiye’de yaşayan vatandaşlık kimliği ile ülkesine bağlı her vatandaşımız Türk’tür. Bu vatan Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda kanlarımızla korunmuş ve alınmıştır. Kimseye verecek bir karış toprağımız olmamalıdır.

 Fatih döneminde Keşiş Rom Atar, “İstanbul, Türklerin elinden harp, darpla alınamaz. Ancak öyle bir zaman gelecek ki elinizdeki emlak aracılarla satılacak ve İstanbul Türk yurdu olmaktan çıkacak” demişti.

Bu sözler üzerine Fatih Sultan Mehmet, ellerini havaya kaldırarak:

“Fethettiğim yerleri yabancılara satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar” demiş.

Bu ülke için dedelerimiz kan döktü ve çocuklarımız şu anda kanlarını, canlarını veriyorlar. Kimin için? Kardeşlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız için. Güzel de ülkemizin topraklarını, parası olan yabancılara satıyorsak ve bizler mirasyedi durumuna geliyorsak canlarını bu topraklar için verenlere izahımız nasıl olacak?

Ben ülkemin insanlarını seviyorum. Ben ülkemin dağını taşanı, ovasını, denizini, akarsuyunu seviyorum. Ama başkalarına satılan topraklarımın hesabını da istiyorum.

Beklentim fazla mı?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap