SON DAKİKA
SON DAKİKA


Eğitimin durumu
22.01.2021

Salgın nedeniyle yurdumuzda ve diğer ülkelerde normal eğitimi beklemek kendimizi kandırmak olur. Çünkü koşullar yüz yüze eğitimi engellemektedir. Ama ülkemizde eğitim belirsizlik içinde yüzüyor.  Bir türlü belirli kurallar saptanarak yol alınamıyor.

            5 Ekim 2020 ‘den itibaren zorunlu olarak belirli sınıflarla eğitim başlamıştı. Ne yazık ki ülkemizde uzaktan eğitim için alt yapı tamamlanmadan girişilen girişim yürümedi. Çünkü öğrenciler sisteme girmekte zorlandılar. Öğretmenler de sistemde başarılı olamadılar.

            Bu da gösteriyor ki her yaklaşımda olduğu gibi eğitimde de günlük hesaplarla geçiştirmeye çalışıldı ama olmadı. Seyreltilmiş sınıflarda yüz yüze eğitim yapılmasına karar verildi ama yoklama yapılmadı. Haklı olarak salgın hastalık kol gezerken ve yüzlerce kişinin ölümüne neden olurken veli, çocuğunu okula göndermek istemedi. Bu yaklaşımın sonucu öğrenci yüz yüze eğitim için zorlanmadı.

            Şimdi  online olarak 30 dakika ders yapılmaktadır. Güzel de her öğrenci için eğitimde fırsat eşitliği var mıdır?. Kimi yerlerde dağ başında yapılan bir kulübede eğitim yapılıyor, kimi yörelerde soğukta yine tepelerde eğitim yapılmaya çalışılıyor. Bu yaklaşım 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışan bir durum değildir.

            Eğitim, göstermelik bir eylem biçimi değildir. Eğitim, beynin ve ruhun terbiye edilmesidir. Eğitim üretim içindir. Belirttiğim bu amaçlara hizmet etmeyen eğitimin ne kişiye ne de topluma yararı olur. Şu anda iş içinde eğitimden yoksun bir sistemin içinde bocalayıp duruyoruz.

            Sayın Bakan, göreve başladığında da yazmıştım. Sevinmiştim eğitimin içinden bir bakanın Milli Eğitim Bakanlığı’nı temsil edişine. Ama onu rahat bırakmayacaklarını da yazmıştım. Yanılmamışım da. Eğitimin içine siyaset girince  her kafadan bir ses çıkar oldu. Bir de tarikatlar işin içine girince çağdaş eğitim yozlaştırıldı ve yozlaştırılıyor.

Bu aşamada farklı öğrenci  görüntüleri  ortaya çıktığı bir gerçektir. Velilerin ekonomik yapıları, internet olanaksızlığı, evdeki bilgisayarın yetersizliği, öğrencilerin bazılarının disipline edilemeyişi, öğrencilerin sistemden çıkmaları, bir de canla başla dersini takip edenler gerçeği ile karşı karşıyayız.

Açarsak:

 

·        Velinin ekonomik yapısı iyidir. Özel dersle  sorunu çözüyor ve uzaktan eğitime katılmıyor.

·        Aile ekonomik yönden yetersizdir. Evine internet bağlamadığı için derslerini izlemeyen öğrenci sayısı azımsanmayacak düzeydedir.

·        Bir de okula birden fazla öğrenci kayıtlıdır ama evde yararlanılacak tek cihaz vardır. Dolayısıyla öğrenci dersini izleme olanağında yoksundur.

·        Öğrenci disiplinsizdir. Öğretmeni atlatmaktadır. Sorulduğunda  “Sistem attı.” Diyor ve dersini izlemiyor.

·        Bunun yanında bilinçli öğrencilerimiz ise tüm olanaklarını zorluyor ve canla başla derslerini program gereği yürütüyorlar.

Tespitlere göre 3 milyonun üstünde öğrencimiz sistem dışında kalıyor. Bu sisteme giren her öğrenci de olaya ciddi bakmıyor. Bu nedenle 15 milyon öğrencinin derse katıldığı anlamını çıkaramayız.

Yukarıda belirttiğim değişkenliklere rağmen öğrenciler, liseye giriş sınavında, Üniversiteye yerleştirme sınavlarında  sorulan sorular, her öğrenci için aynı içerikli olacaktır.  Bu yaklaşım fırsat eşitliğini bozuyor ve bozacaktır.

Şimdi de öğretmenlere,  öğrencilere not verin deniliyor. Güzel de öğretmen hangi ölçütlerde not verecek? Öğretmen duygusal davranıp sevdiği öğrencilere başarılı not verip diğerlerine az not  taktir ederse bunun sorumlusu kim olacak ve bu yanlışı kim nasıl denetleyecek?

Kısaca eğitimde de çıkmaz sokaktayız. Ama suçlu sevgili öğrencilerimiz değildir her halde.    

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap