SON DAKİKA
SON DAKİKA


Beklentilerim
14.06.2019

2019 yılını da olumsuzluklarla yaşıyoruz. Kültür, sanat, ekonomik hareketlerinin olumsuzluklarından kendini sıyıramamış bir yaşantı içindeyiz. Ne yazık ki ülkemizi baştan başa güllük gülistanlık içinde yaşayan bir siyasi anlayışın egemen olduğunu savunanlar da yok değil. Bunlar düzenden nemalanan insanlardır. Kültür hayatımızın temelini oluşturan üniversitelerimiz, bir lise gibi değerlendirilmekte, öğrencileri ise evet efendimci olması istenmektedir. Ülke gerçeklerini dile getiren bilim insanları dut yemiş bülbül gibi susuyorlar.


Zamanlarını, okumaya, araştırmaya ve geleceğin Türkiye'sini yönetmeye hazırlanması gereken gençlik, toplum kalkınmasındaki görevini yerine getirememektedir. Kısaca gençliğimiz okumayı değil, dövüşmeyi  kısa zamanda köşeyi dönmeyi yeğler duruma getirildi. Biliriz ki kültür sabır işidir, okuma, dinleme ve gezme işidir. Bu da gönül rahatlığı ister. Bunu yaratacak elbette ki dönemin hükümetinin temel görevidir. Hükümetler, gençliğine güvenmiyorsa, ordusuna, yargıcına hatta kendi polisine, aydınına güvenmiyorsa ve onlar üzerinde baskı oluşturuyorsa orada iyi değerlendirilmesi gereken yanlışlar vardır demektir.


Şu anda toplumun gündemini İstanbul Büyükşehir seçimine odakladılar. Ne ad verirsek verelim bu, nihayet bir yerel seçimdir. Yalnızca bir ilimizi ilgilendirir. Ama iktidar bu seçimi genel seçim havasına soktu.


Toplumu Batı'ya düşman etmek, geleceğimizi Ortadoğu’ya bağlamak yanlışının içinden kısa zamanda kurtulmak temel siyasetimiz olmalıdır diye düşünüyorum. İki yüz yıldır Batı ile iyi ilişkiler içinde olan  toplumduk, Batılı olmak için çaba gösterdik. Ama yirmi birinci yüzyılın başından beri Batı'yı silip atmanın gayreti içine girdik. Ayrı bir siyaset, ayrı bir yönetim biçimi hevesi bizi çıkmaza soktu. Elbette biz Batı’nın geleneğini-göreneğini değil, gelişim biçimini almanın peşindeydik  ve olmalıyız da.


Batı'ya karşı olanlar, Osmanlı geleneklerinin çatısı altına girerek, din devleti oluşturmak ve millet kavramının yerine ümmetçiliği getirmek özlemi içindedirler. Osmanlı Devleti, tarihin malı olmuştur. O, zamanını tamamlamış ve tarihte yerini almıştır. 


21. yüzyılın Türkiye’si, Ortaçağ karanlığına sürüklenmemelidir. Atatürk'ün koyduğu çağdaş ulusların yaşam düzeylerinin üstüne çıkmak ülküsünü beyinlere yerleştirilmelidir. "Yurtta barış dünyada barış!" prensibi kesinlikle korunmalıdır. İyi komşuluk ilişkilerimiz, temel geleneğimizdir. "Komşumuzun karnı ağrıyorsa sen de karnını tut" sözü boşuna beyinlere yerleştirilmemiştir. Okyanus ötesi devletlerle değil, kapı komşumuz devletlerle barış içinde, güven içinde yaşamalıyız. Çıkar, savaş çığırtkanlığı yaparak ve bir koyup üç almak hayalleri ile yaşamak bizi büyütmez ve küçülttüğü gibi güvenimizi yitirmemize neden olur.


Yabancılaşma, özel kurumlarımızı başkalarına satma, devlet sırrını sokağa dökme gibi gayri ciddi davranışlardan kaçınan bir ülke olunmalıdır.


Peki biz çağdaş toplum olamaz mıyız? Atatürk Türkiye’sini yeniden kuramaz mıyız? Kürt, Türk, Laz, Çerkez gibi ayırımlara girmeden tek devlet, tek bayrak ülküsünü yaşatamaz mıyız? Milli birlik, kardeşlik duygusunu yeniden kuramaz mıyız?


Neden kuramayalım ki? Yeter ki samimi olalım, yeter ki tam bağımsız Türkiye'yi koruyalım.


İşte benim özlediğim Türkiye bu! 


Bilmem fazla şey mi istiyorum?


© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap