ABD dünya
üzerinde egemenlik kurmaya çalışan bir ülke. Gereğinden fazla kendi çıkarını
düşünen de bir ülke. Onun için kuzudan post ABD de dost olmaz. Aslında hiçbir
ülke diğer bir ülkenin dostu değildir. Onun için başka ülkenin varlığına
güvenerek kendi ülkemizin egemenliğini sağlamak olanaklı olamaz.
Stalin’in
yanlış ve yayılmacı politikaları bizi ABD’ye yaklaştırmıştır. Derler ya”Denize
düşen yılana sarılır.” Onun gibi bir şey bizim için. ABD için biz iyi pazarız.
Onlar üretecek ve biz onlardan sanayi ürünleri alacağız ve onlara milyon
dolarlar ödeyeceğiz. Almadığımız zaman da tehdit edileceğiz. Ne ala memleket!.
Bir zamanlar
ülkemizde bir Amerikan hayranlığı aldı yürüdü. Türkiye’yi küçük Amerika yapmak
idealleri ülkenin aydınları tarafından da benimsendi. Rahmetli Nihat Erim’in 3
Eylül 1949 İzmit konuşmasında “Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız” ülküsü
siyası ağızdan da dillendirilmeye başlandı. Aslında rahmetli İsmet İnönü oldum
olası Amerikan yanlısıydı ya.
Bizde ABD’ye
tam bağımlılık DP döneminde başladı. Adnan Menderes Hükümetleri döneminde
Amerika’ya yaranmak için Meclise sormadan Kore Savaşı’na asker gönderildi.
18 Şubat
1952’de ABD’nin önerisiyle Türkiye NATO’ya alındı. Bugün tehdit unsuru olan
Adana’daki İncirlik Üssü,5 Mart 1955’te tamamlandı ve ABD oraya yerleşti. Peşinden sırasıyla güdümlü füzeler, orta
menzilli balistik füzeler ülkemize yerleştirildi.23 Nisan 1954’te imzalanan
Askeri Kolaylıklar Anlaşması’na göre Amerikan üslerinin mülkiyeti de ABD
verilmişti. Ancak 3 Temmuz 1969 tarihli anlaşmaya göre üslerin mülkiyeti tekrar
Türkiye’ye geçti.
Ülkemiz, ABD
tarafından devamlı tehdit edilmiştir.1968 kuşağı bu tehlikeyi gördü ve “Amerika
Defol!..” sloganı ile Emperyalizme
karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü
düzenleyerek karşı çıktılar ve maalesef
iki öğrencimiz öldürüldü. O gün tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçti. O dönemde gençler öldürülmüştü ve o gençlere,
düşünceye karşı yeni güçler oluşturulmuş
ve nihayet 1971 Muhtırası ile gençlerin tepesine binilmişti. Bugün ise o gün
ABD’nin yanında yer alan kuruluşlar, 1968’lerdeki yanlışlarını anlamışlardır.
Şimdi onlarda Amerika Defol diyebilmektedirler.
Kırıkkale
Silah Fabrika’sı Ortadoğu ülkelerinin de silah gereksinimini karşılayacak
özellikte kurulmuştu. Ama tarımda, hayvancılıkta olduğu gibi sanayide de bizi
dışarıya bağımlı kılan politikalar ortaya konulmuş ve bir zaman gelmiş ki o
koskoca fabrika av tüfeğinden başka bir silah üretemez duruma
getirilmiştir.1964 Kıbrıs’a müdahale sırasında dönemin Başbakan’ı İsmet
İnönü’ye gönderilen meşhur “Johnson Mektubu” ile ülkemizin siyasi liderleri
gerçeği görmüş ve ulusal silah sanayisini ve NATO dışı ulusal ordu “Ege Ordusu”
kurulmuştur. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı”sonrasında yine silah ambargosu
uygulanmıştır. Ama peşinde İncirlik Üs
ve ABD tesislerine el konulmuştur.
Görülüyor ki
12 Eylül 1980 darbesinden önce Türkiye, Amerikan tehdit ve ambargolarına karşı
az çok direnmiştir. Haşhaş yasağı, Kıbrıs Barış Harekâtı ve Üs’lerin kapatılışı
örneklenebilir.
Bugün yine
tehdit altındayız. ABD birtakım yaptırımları uygulamaya koymaktadır. Kararını
Senato onaylamıştır. Türkiye Yönetimi susmakta ve karşı atağa geçememektedir.
Rahmetli Ecevit’in, Rahmetli Süleyman Demirel’in uygulamalarını örnek alıp
girişimde bulunamamaktadır.
Umarım
yanılıyorum. Ama bekleyip göreceğiz