Ne yazık ki dünya ulusları ve bizler zor günlerden geçiyoruz.
Kovid 19’un insanlığı kasıp kavurması bir yılını doldurmak üzeredir. Yüzlerce
insanımız yaşamlarını yitirdi. İnsanlık,
psikolojik olarak da rahat değildir. Evlerimizde hapis kaldık. Yakınlarımızla
bir araya gelemiyoruz. Maske, temizlik ve mesafe değişmez kuralımız oldu.
Ülkemizde de kurallara uyanlar olduğu
gibi kural tanımayanlar da az değil. Salgına karşı, “Bana bir şey olmaz,”
diyenler ise başlı başına ayrı bir sorundur.
Devlet, 65 yaşın üstündeki insanlara
evde kalması için ısrarcı oluyor. Anlatımlara göre yaşlı insanlar Kovid 19’dan
daha çok etkilenmektedir. Ülkemizin bu yaşlı insanları, kurallara hemen hemen
uyuyor. Çünkü bu insanlar, toplumsal zorluklarla yaşamlarını sürdürmüş
nesildir. İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamış, yokluk, yoksulluk içinde büyümüş
çilekeş bireylerdir.
Ayağına çarık veya kara lastik
giymiş, yamalı pantolonu ve Sümerbank bezinden iç çamaşır ve gömlek giymiş
nesildir 65 yaş üstü. Evini odun ateşiyle ısıtmış, geceyi çıra ışığıyla
aydınlatmıştır. Annelerimiz, nenelerimiz çıra ışığında çorap örmüş, yünü iplik
haline getirmişlerdir. Erkeklerimiz, karda, kışta; soğukta sıcakta çalışarak
evinin gereksinimlerini karşılamaya çalışmışlardır.
Ömürleri bitmek üzere olan bu
insanlar, devletine inanmış, devletini baba görmüşlerdir. Komşusunu korumuş,
yöresel geleneklerine uymuş ve aç olanın karnını doyurmuştur. Tarlasında,
harmanında, odun hazırlamasında çıkar gözetmeksizin komşusunun işine koşmuş,”
biz” kavramını ilke edinmiş bir nesildir 65 yaş üstü.
Okumanın erdemliliğine inanmış,
okumak için o küçük yaşına karşın bir- bir buçuk saat yol yürüyerek okula
gitmiştir. Ortaokul, lise eğitimi için bir odada üç-beş kişi bir arada kalarak
eğitimlerine devam etmişlerdir. Yatılı liselere, yatılı öğretmen okuluna
gidenler, gidebilenler ise daha şanslı sayılırdılar. Yatılı öğrenciler, hem
derslerine çalışmış hem de toplumsal paylaşmayı
öğrenmişlerdir.
Eğitimini sürdüren gençlerimiz,
ailesine yük olmamak için yaz aylarında çobanlık yapmış, işçilik yapmış,
garsonluk yapmış ve böylece okul harçlığını çıkarmışlardır. Bu nesil, elektrik
direğinin altında, yağmur demeden, kar demeden, soğuk demeden ders
çalışmışlardır.
Çok partili yönetime geçişi, 27 Mayıs İhtilalını, üç devlet adamının idam edilişini yaşamıştır. 1971 darbesini ve gençlerin özellikle 68 kuşağı olarak adlandırdığımız gençlerimize yapılan zulme tanıklık etmiştir.
Ülke insanının sağ ve sol diye kamplara bölündüğünü, komşu gençlerin hatta kardeşlerin birbirlerine düşman edildiğini yaşamıştır. Binlerce aslan gibi gencimiz öldürülmüş ve geleceğin Türkiye’sine yön verecek gençlerimizi bilinmeyen güçler yok etmişlerdir. Bu acımasızlığı da yaşayan nesildir 65 yaş üstü.
Atatürk Türkiye’sine darbe vurmak,
Cumhuriyetimizi küçük düşürmek, demokrasinin gelişmesini engellemek için tarihe
bir kara leke olarak geçen 12 Eylül Darbe’sinin içinde yaşayan nesildir de.
Bu karanlıklardan çıkmak için
korkmadan, yılmadan çalışan, vatanına, milletine yararlı olmak için canını
veren bu insanlarımız, şimdi evlerinde sağlıklarını korumak için gerekli
disiplini gösteriyorlar. Bu zorlu sınavı başarı ile tamamlamaya çalışıyorlar.
Oğullarına, kızlarına; torunlarına yakınlarına örnek olmanın çabasındadırlar.
Bu zorlu yaşamın içinden sürüne sürüne
çıkma gayretinde olan bu yaşlı insanlarımızı kutluyorum.
Umarım verilen söz tutulur bu yaşlı
insanlarımıza aşıları öncelikle vurulur ve bu insanlar da parklarına,
bahçelerine gönül rahatlığı ile giderler.