SON DAKİKA
SON DAKİKA


6-7 Eylül 1955 olayları
10.09.2020

Yeni nesil, tarihimizde yer etmiş olan ve tarihe 6-7 Eylül 1955 olayları olarak geçen kışkırtmayı bilmez. Bu kışkırtma demokrasimiz adına utanç verici bir olaydır. Başlatan kimdir, nedeni nedir, kim kazançlı çıkmıştır?

            Bu kışkırtma harekâtı, bir devrin yargılanmasında da ön plana çıkmıştı. Şimdi bile bu toprakların insanlarını küçümsemeye çalışanlar, bu olaylara kendi pencerelerinden bakmaya çalışıyorlar. Zalim Türkler olarak değerlendirmeden geçemiyorlar. “Azınlıklara 6- Eylül 1955’teyapılanlar Güneydoğu’da Kürtlere neden yapılmasın ki?” diyenler az değil.

            Bilirsiniz İngiltere II. Dünya Savaşı’ndan zayıf çıktı. Ülkeler zayıflayınca egemenliği altında olan azınlıklar kendi bağımsızlıklarını ilan etmek için bu oluşumu değerlendirirler. Bu dönemde Kıbrıs önemliydi. Çünkü Ortadoğu petrollerinin kavşağıydı. İngiltere petrollerinin yarıdan çoğunu bu adadan yönlendiriyordu. Burada üs kurmak, siyasi egemenliğini devam ettirmek ve Kıbrıs yönetiminin başının yine Londra olması için çabası vardı.

            Halbuki Kıbrıs’ta sömürgeciliğe karşı olan güçlü bir sol hareket bulunuyordu. Bu güç, İngilizleri adada istemiyorlardı. Onun için önce adadaki Rumları, milliyetçi, komünist diye böldü. Sonra Rumlarla Türkleri birbirine düşman etmenin planlarını yaptı.

            6-7 Eylül 1955 olaylarının, Selanik’te Atatürk’ün evine sözde bomba atılmasıyla başlamıştı. İstanbul Ekspres Gazetesi’nde yıldırım baskı ile olay halka duyurulmuştu. İstanbul, Ankara, İzmir’de sokaklara dökülen halk, işyerlerini yağmalamış, yakıp yıkmış, insanları öldürmüşlerdi.

            Olayların baş sorumlusu elbette İngiltere’ydi. Çünkü bu olayları planlayan, yürüten İngiliz ajanlarıydı. Bu olay, dış politikada Türkiye’yi zor durumda bıraktı. Londra Konferansı’nda kârlı çıkan İngiltere oldu. Türkiye ve Yunanistan’ın Londra’da uzlaşmaz keskin tutumları karşısında, İngiltere uzlaşıcı rol üstlendi.

            Aslında İngiliz yetkilileri, Ankara’yı Kıbrıssorununa bulaştırmak için Türkiye’nin öfkesine gereksinim duyduğu gerçeği vardı. İşte 6-7 olayları bence İngiltere’nin işine gelmiştir.

            Kısa zamanda bu olaylarda zarar gören insanların zararları ödendi. Olaylarda ihmalleri görülen asker-sivil kişiler görevden alındı veya istifa ettirildi.

Kıbrıs, 93 Harbi (1877-78) sonunda İngiltere'nin iştahını kabartacaktır. Osmanlı Devleti tarifsiz zorluklar içindedir ve İngiliz emperyalizmi için Akdeniz'de bir üs sahibi olmanın tam zamanıdır. Üs bahane tabii. Asıl dert, Hasta Adam'ın yaklaşan ölümünde sahneye daha yakın bir sandalyeye oturabilmek ve parsayı Ruslara kaptırmamaktır.

Devlet, tabir yerindeyse çökmüştü. Bir çıkış yolu arayan Osmanlı Devleti'ne Berlin Kongresi öncesinde güya bir dost eli uzandı. Dışişleri Bakanı Lord Salisbury, Büyükelçi Sir Henry Layard'a bir mektup göndererek Rusya'nın tehdidine karşı Osmanlı'ya yardım edeceklerini, lakin bu hizmetlerine karşılık olarak Ermeni ıslahatı yapılmasını artı Kıbrıs'ın üs olarak verilmesini istiyordu. Verildi de ve bir daha da çıkmadılar.

            27 Mayıs İhtilali sonrası kurulan mahkemenin önemli konusu oldu. Ama İngiltere Kıbrıs’ta garantör devlet olarak varlığını kuvvetlendirdi. Aslında 1878 yılında II. Abdülhamit tarafından İngiltere’ye satılan Kıbrıs’ta tüm iç kışkırtmalara karşın biz orada önce ortak devlet olduk; sonra1974 harekatı ile bağımsız devlet kurduk.           

            Ben bu yazımda 6-7Eylül olaylarını irdelerken hem tarihi gerçekleri sergiledim hem de kışkırtmaların ulusları nasıl yanıltacağını kanıtlamak istedim.

            Unutmayalım ki ulusların dostu olmaz. Olsa olsa karşılıklı çıkarlar olur.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap