SON DAKİKA
SON DAKİKA


27 Mayıs İhtilali
28.05.2020
Aradan tam 60 yıl geçti. İhtilal, unutulmadı, unutturulmadı. Çünkü ihtilallar demokrasiye, insanlığa ters düşen eylemlerdir. En kötü demokratik yönetim, en iyi ihtilal yönetimlerinden iyidir. Çünkü ihtilallar hep kendi çocuklarını yer ve yemiştir de. Osmanlı döneminde de bu tür eylemlere rastlamak mümkündür. Ama onlara tarihte, genellikle “Osmanlı İsyanları” adı verilmiştir. Nice sadrazamlar, maliye nazırları görevden alınmış ve öldürülmüşlerdir. Hatta zorla padişahların tahtından uzaklaştırıldıklarını da biliyoruz.

27 Mayıs 1960 tarihinde 18 yaşında bir gençtim. Sabah radyoyu açtığımızda gür bir ses devamlı,”İttifaklara ve taahhütlerimize sadığız, NATO’ya SENTO’ya bağlıyız” mesajı tekrarlayıp duruyordu. Türk dış politikasında 1950-1960 yılları arasında aşırı yorgunluğun olduğu söylenebilir. Çünkü ister Doğu’da ister Batı’da olsun bu süreç bir arayış ve geçiş sürecidir. Dönemin iktidarı ise soğuk savaş döneminden çok etkilenmiştir. DP, tüm politikalarında ABD’nin bir parçası olduğu ve onların güdümünde ülkeyi yönettikleri bilinen bir gerçektir.

Bu dönemde Soğuk Savaş tehdidinden en çok etkilenen ülke olmuşuz. Çünkü Sovyet tehdidi kapımızdaydı. Bu tehdit, bizi ABD’ye bağımlı yaptı. Atatürk döneminden alınan Bağımsız TC Devleti, yanlış politikalar nedeniyle bağımlı hale getirildi.1947 yılından beri Amerika’nın dümen suyuna girmiş olan bu ülkenin hükümetleri, 1957 yılından sonra kendi başına hareket etmek istiyordu.

Özellikle dönemin Dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun yoğun çabası ile Türkiye- Rusya ilişkilerinde düzelme görülüyor. NATO, üyesi bir müttefikin ABD’den izin almadan Moskova ile diyalog kurması NATO içinde ve hür dünyada dalgalanmalara neden oluyor. Ama Fatin Rüştü Zorlu kararlıdır, Sovyetlerle ve tarafsızlarla ilişkiler kurularak, tek yanlı politikadan
kurtulmuş olacaktık.

Başbakan Menderes’in Moskova ziyareti kararı, Amerika’yı rahatsız ettiği bir gerçektir. Dönemin başbakanı, 02 Temmuz 1960 tarihinde Sovyetler Birliğine gidecekti. Bu oluşum hem ihtilalı öne almış hem de ihtilalı hazırlamıştır.27 Mayıs harekatının subaylarına bakıldığında birçok kişinin Amerikancı olduğu gerçeğinden kaçamayız. Örneğin MBK’nin başı Cemal Gürsel, Fahri Özdilek, Cemal Madanoğlu gibi subayların ABD’ye bağlı oldukları düşünülürse bu ihtilalın perde arkasında ABD olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.

İhtilal, Batı devletlerinin işine gelmiş midir? Sovyetlerle ilişkilerin düzeltilmesi ertelenmiştir. Zorlu’nun ve Menderes’in yardım almak için arayışlarının önü kesilmiştir. Darbe ile birlikte Batı’nın desteği ile iç siyaset ve ekonomik zorluklarda nefes almıştır.

Görülüyor ki MBK üyesi Orhan Erkanlı,” Hiçbir askeri harekatın arkasında yabancı parmağı yoktur,”dese de bu yaklaşımın inandırıcı olmadığı bir gerçektir. Bence darbelerin arkasında hiçbir siyasi kadro yoktur dersek daha gerçekçi oluruz. Çünkü hiçbir siyasi parti bindiği dalın kesilmesine izin vermez.

Görüyoruz ki 27 Mayıs 12 Mart ve 12 Eylül harekatlarının arkasında çıkarı olan yabancı güçler vardır. Eğer Zorlu, dış politikada arayışlara girmeseydi ve Batı ülkelerine kayıtsız şartsız bağlı kalsaydı 27 Mayıs ihtilalı olamazdı ve Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Maliye Bakanı, Hasan Polatkan, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu idam edilmezlerdi. Anlıyoruz ki birileri düdük çalıyor ve oyun bitiyor, demokrasi rafa kaldırılıyor.

Bilmem bugünkü politikacılar geçmişten ders alıyorlar mı?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap