SON DAKİKA
SON DAKİKA


26 Ağustos zaferi
27.08.2020

26 Ağustos, gece sabaha karşı,

Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.

Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,

Alt üst oldu siperler, eridi demir ağlar. (YZO)

……………

Evet, Yusuf Ziya Ortaç,destanımsı şiiri ile zaferin mutluluğuna tercüman olmuştur.

Kim ne derse desin,26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta elde edilen zaferi, tarih kendi  sayfalarına altın harflerle yazdı. Yok olmuş bir devlet, bitirilmiş bir ordu ve umutsuz bir toplumun küllerinden yükselen sönmez bu alevi, inkara kalkışmak tarihin gerçeklerini inkar etmektir.

Belirlenen savaş günü, Ankara’daki diplomatik çevrelerden, gazetecilerden gizlendi. Başkumandan gizlice Akşehir’e gitti. Sözüm ona, o akşam Çankaya’da bir çay ziyafeti yapılacaktı .

Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü, 1. Ordu Kumandanı Nureddin Paşa,2. Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa, Başkumandanla Akşehir’de birlikteydiler.

Tüm dünya ulusları aylarca hazırlık yapan Yunan ordusunu aşmanın zor olacağına inanmıştı. Ama gece sabaha (5.30)karşı başlayan top atışı ve peşinden hücum emri ve Yunan tümenlerinin kısa zamanda çembere alınışı/ ordumuza moral vermiş karşı tarafın ise paniklemesine neden olmuştu.Peşinden Eskişehir’deki işgal güçlerine saldırı ve tüm cephelerde ani hareket,beklenmedik çabuklukla zaferin müjdesini vermişti.

Aslında başarılı bir asker olan  Yunan Başkumandanı Trikopis ve karargahı 2 Eylül’de Uşak’ta esir alındı.

Bu savaş, diplomalılar savaşıdır. Askere çağrılan eli silah tutan insanların yüzde 40’ı askerden firar etmişlerdi. Geri kalan ordu ise Balkanlarda  1. Dünya Savaşı’nda yorgun düşmüştü. Mondros Ateşkes Fntlaşması, Sevr paylaşımı Anadolu insanının moralini sıfıra indirmişti.Ama Samsun’dan bir güneş gibi doğan ve Amasya’dan dünyaya meydan okuyan bir lider ortaya çıkmış ve toplumun üzerindeki ölü toprağı silkelemişti.

Kurtuluş Savaşı’nda gönüllü olarak cepheye koşan üniversite ve lise öğrencileriyle onların öğretmenlerinin varlığı Zafer’de iz bırakmıştır.

Ne yazık ki Kurtuluş Zaferi’ni içine sindiremeyen kapitalist ülkeler ve onların yerli işbirlikçileri/ aynı kinlerini bugün de devam ettirmektedirler. Tarihin gerçeğini silmeye çalışmaktadırlar.

Bu kesin zaferden sonra Mustafa Kemal Paşa, saldırı emrini verişini şöyle anlatır:

“Ben, birkaç gün sonra yola çıktım. Gidişimi belirli birkaç kişiden başka bütün Ankara’dan gizledim. Benim Ankara’dan ayrılacağımı bilenler, burada imişim gibi davranacaklardı. Dahası, benim Çankaya’da çay şöleni verdiğimi de gazetelerle yayımlayacaklardı. Bunu elbette o zamanlar işitmişsinizdir. Trenle gitmedim. Bir gece otomobille Tuz Gölü üzerinden Konya’ya gittim. Konya’ya gidişimi orada hiç kimseye telle bildirmediğim gibi Konya’ya varır varmaz telgrafhaneyi gözaltına aldırarak Konya’da bulunduğumun da hiçbir yere bildirilmemesini sağladım.

20 Ağustos 1922 günü öğleden sonra saat dörtte Batı Cephesi Karargâhı’nda, yani Akşehir’de bulunuyordum. Kısa bir görüşmeden sonra, 26 Ağustos 1922 sabahı düşmana saldırmak için Cephe Komutanına buyruk verdim.”

Bize bu ülkeyi yeniden armağan eden erinden komutanına kadar ve omzunda mermi taşıyan/ kağnısı ile cepheye koşan annelerimize, bacılarımıza, bu ülkenin gerçek vatansever insanları minnettardır. Ruhları şad olsun.  

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap