SON DAKİKA
SON DAKİKA


24 Kasım Öğretmenler Günü
27.11.2020

 
Aslında Öğretmenler Günü, yıllarca 16 Mart tarihinde kutlandı. Çünkü öğretmen okulları 16 Mart 1848 tarihinde  Darülmuallimin adıyla kurulmuştu. Ama 1980 yılında “Öğretmenler Günü” tarihi değiştirildi. Atatürk’e “Başöğretmen” unvanının verildiği tarih olan 24 Kasım, “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaya başlandı.

Bilirsiniz Atatürk, eğitim seferberliğini, “Kurtuluş Savaşı” kadar önemsemekteydi. Sakarya Meydan Savaşı devam ettiği günlerde 16 Temmuz Eğitim Kongresi’ni toplaması bunun en önemli kanıtıdır. Diyor ki, “İnsanımız Batı medeniyeti düzeyine çıkmadıkça ‘Kurtuluş Savaşı’ bitmeyecektir. Devrimler, süreklilik kazanırsa yaşar. Bu savaşımda görev alacak öğretmenlerin bu işlevi eksiksiz yerine getireceklerine inanıyorum. Milli Eğitim’in amacı sadece hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok ülkeye ahlâklı, cumhuriyetçi, devrimci, olumlu, girişken, dürüst düşünceli, iradeli gençler yetiştirmektir.”

İşte Atatürk’ün işaret ettiği doğrultuda, bu temel düşüncenin açılımı olarak okullarımızda öğrencilere, cumhuriyetçi, özgürlükçü eğitim vermek gerekiyordu. 1923–1924 yıllarında okullara gönderilen tüm genelgelerde, okulların cumhuriyete sadık kalması isteniyordu.

Bu okulların özü, cumhuriyetin ilk yıllarına kadar inmektedir. Eğitimde model arayışları 1928 millet mektepleri, 1930 köy eğitim kursları ile başlar. Okuma Odaları, Akşam Ticaret ve Sanat Okulları, halkevleri, 1936 Eğitmen Kursları, 1937-1939 Köy Öğretmen Okulları açılır. Sonuçta açılan Köy Öğretmen Okulları 1940 yılında Köy Enstitüsüne dönüştürüldü.

1922–1923 yılında Ziya Gökalp Urfa’ya gider. Ağaları, eşrafı, bürokratları toplar ve onlara: “Köylere okul yapınız, öğretmen isteyiniz, köylümüzün okur- yazar olmasını sağlayınız.”

Bandilli Aşireti Reisi Sait Bey, “Köyüme gelecek öğretmenin bacaklarını kırarım. O köylüler benim ırgatlarımdır. Orada ben ne dersem o olur.”

Aradan 80 yıl geçmiştir. Politikacı Kinyas Kartal, bir sohbetinde, “Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Bu okullar bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmen gidince benim gücümün dışında güçlerin de varlığını anlarlar. Bindiğimiz dalı kesemezdik. Hükümetle pazarlığa girdik ve kapattırdık.”

Bilmem bu iki örnekten sonra uzun söze gerek var mı? Egemen güçlerin dün de bugün de çıkarlarına ters düşen oluşumları kendi çıkarlarına nasıl çevirdikleri bu örneklerde apaçık belirleniyor. Çünkü Köy Enstitüleri’nin sınıf kapılarında, “Üretmeden tüketmek en büyük ahlaksızlıktır.” Yazar. İşte bu aydınlanma dün Sait Bey gibileri, bugün de Kinyas Kartal gibileri korkutmaktadır.

Eğitim bir süreçtir. Partiler üstü bir süreçtir. Eğitimi, günlük politikalarla ve bazı çevrelere şirin görünmek için araç olarak kullanırsanız, sağlam temellere oturtamazsınız. Türkiye’de eğitimi, bırakın siyasal iktidarları, koltuğa oturan bakan bile kendi dünya görüşüne, kültürüne göre belirliyor. Birinin yaptığını diğeri bozuyor. Öğretmen, öğrenci, veli, bakanın iki dudağı arasından çıkan söze göre şekilleniyor.

Bugün ülkemizde terör kol geziyorsa, PKK kendi insanına, kendisine ve ülkesine zarar veriyorsa Köy Enstitüleri gibi ciddi kuruluşlara gereken önem verilmeyişinden kaynaklanıyor. Egemen güçlerin çıkarına peşkeş çekilen eğitim, sonunda bizi bu acımasızlıklara sürükledi ve sürüklüyor da.

16 Mart 1848 tarihinde kurulan Öğretmen Okulları maalesef 1974’te kapatıldı. Peşinden Eğitim Enstitülerinin ve Yüksek Öğretmen Okullarının kapısına kilit vuruldu. Cumhuriyetin ilk yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Dr. Reşit Galip Bey, öğretmeni köylerdeki devletin temsilcisi olarak düşünmüş ve çözümler üretmiştir. Bugün ise taşımalı eğitimle devletin temsilcileri köylerden çekilmiş, gönderdeki bayrak indirilmiştir. Şimdi de yeni bir terim oluşturuldu. “Uzaktan Eğitim” diye.

Bugün bırak Köy Enstitüsü çıkışlı; Öğretmen Okulu mezunu öğretmenler bile gerek ölüm gerekse emeklilik nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı kadrosunda kalmamıştır. Zaman zaman politik görüşlerden zarar görmelerine karşın bu memlekette Ulu Önder Atatürk’ün ilke ve inkılâplarına bağlı kalarak özveriyle çalıştılar. Ölen öğretmenlerime rahmet, kalanlara da sağlıklı yaşam diliyorum.             

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap