SON DAKİKA
SON DAKİKA


24 Kasım Öğretmenler Günü üzerine
24.11.2018

12 Eylül Darbesi ülkemizde Cumhuriyet edinimlerini sulandırdığı gibi öğretmenlere ait günü ve anlamını saptırdı. TDK, TTK gibi bizzat Atatürk’ün kurduğu ve önem verdiği kuruluşları ,Atatürk’ün vasiyetine rağmen özerkliğini kaldırarak devletin denetimine soktular. Kendilerini Atatürkçü göstermek isteyen veya onun kanatları altına sığınan Konsey Üyeleri , Atatürk’ün kara tahta başına geçip Yeni Türk Alfabesi’ni öğrettiği 24 Kasım’ı Öğretmenler Günü ilan ettiler.  Aslında Öğretmen Okulları’nın Kuruluşu 16 Mart, Köy Enstitülerinin Kuruluşu 17 Nisan tarihleri  öğretmenler günü olarak içten ve coşkuyla kutlanıyordu. Şimdi de 24 Kasım  Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor. Öğretmenlere  büyük bir lütuf sanki. O gün öğretmenler yine sınıflarında yine kara tahta başındadırlar. Geçim sıkıntısı çeken öğretmen o gün de sıkıntı içindedir.

Eğitim ordusuna verilen değer, ödenen maaş bugünkü rakamlara göre gülünçtür.Genel seçimler süresince öğretmenlere ve öğretmen emeklisine 3600 ek gösterge verme sözü verenler maalesef sözlerini unuttular. Bir ülkenin eğitim ordusu, karşılarındaki öğrencileri , vatana, ulusa karşı sevgiyle eğitemezse onları  barışsever, insan sever yapamazlarsa siz güvenlik güçlerini son model silahlarla donatsanız ve yargıçlara, savcılara öğretmenin aldığı maaşın iki mislini verseniz de o ülkede huzuru sağlayamazsınız. Çünkü bir toplumun huzuru eğitimle elde edilir.

Hz. Peygamberimiz, “İlim Çin’de de olsa git öğren.” Kutsal Dinimizin ilk emri “Oku” değil midir? Bir düşünür, “Bir okul açmak bir hapishane kapatmaktır,” demişti yıllar önce. Biz ise hapishaneler yapmakla övünen toplum olduysak nedeni yeteri kadar öğretmene ve eğitime önem vermeyişimizden kaynaklanıyor.

1923 yılı bütçesi görüşülürken, Bütçe komisyonu Atatürk’e gider ve Milletvekillerinin maaş miktarını sorarlar. Atatürk,”Öğretmenlerin maaşını geçmesin,” buyruğunu verir.

Öğretmen, alan bilgisiyle yeterli, ekonomik geliriyle güçlü olmalıdır. Öğretmenin ilerlemesinde, not vermesinde, özgürlüğünde insanca yaşama olanaklarına sahip olmalıdır. Boş zamanlarında dolmuş şoförlüğü, tezgâhtarlık gibi yan işlerle değil, kendi mesleki alanında ilerleyici olanaklara sahip olmalıdır. 1946 yılında yeni mezun bir öğretmen 11 Cumhuriyet altını alacak  kadar maaş alıyordu. Bugün aldığı maaşı o günle kıyaslarsak ne kadar geriletildiğini görebiliriz.

Yetkililer, bu bir hafta boyunca  öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri göklere çıkaracaklardır. Öğretmenliğin Tanrı mesleği olduğunu söyleyeceklerdir. Sonrası mı? Suçlu bir öğrencinin karşısında öğretmene sahip çıkılmayacak, öğrenci ve veli baş tacı edilecektir. Yine öğretmen öğrencilerini, eşini, kendini açlık sınırında bulacaktır.

Öğretmen maaşlarının artırımı söz konusu olunca verilen yanıt, “Siz çoksunuz, bütçemiz bu yükü kaldıramıyor.” Avrupa normlarına göre  ülkemizin yüz binlerce öğretmene gereksinimi var. Her genç evliden 3 çocuk istenirken bu çocuğun beslenmesi, okul öncesi ve okul döneminde eğitimi, sonradan iş bulma olanakları hesap edilmelidir.

Emekli öğretmenlerin durumu işler acısıdır.  Yüzde 26’lerde seyreden enflasyona karşı yüzde üç artış, yıllarını eğitime vermiş ve emekliliğinde insanca yaşamak isteyen bu vatansever insanlara kulak vermek devletin görevi olmalıdır.

Kısaca,lafla peynir gemisi yürümüyor. Önemli olan icraattır.

Bilmiyorum ben mi yanılıyorum.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap