SON DAKİKA
SON DAKİKA


12 Eylül 1980
17.09.2020
12 Eylül 1980, bizim  kuşakların unutamayacağı tarihtir. Çünkü o gün ülkemizde bir askeri darbe yapılmıştı. Başta Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ülkenin yönetimine el koymuşlardı. Doğrusu sevinmiştik. Çünkü yıllarca süren terör örgütlerinin olumsuzlukları halkımızı bıktırmıştı. Toplum korku içindeydi. Hiç kimsenin can güvenliği yoktu. Sabahleyin evinden çıkan genç, çocuk, baba, anne akşama evine dönebilecek miydi? Bu psikolojik yapıya sahip olan toplum, 12 Eylül harekâtını olumlu karşılamıştı.

Birbirine düşman olan gençler, 13 Eylül günü dost olmuşlardı. 11 Eylül günü kan gövdeyi götürürken 13 Eylül günü ne olmuştu da ülke gençleri birleşmişti? Bu soruların yanıtı 40 yıldır yazıldı, çizildi. Ama tam aydınlığa kavuşturulmadı.
1968 yılında başlayan iç kargaşa yıllarca sürüp gitti. 12 Mart 1971 kısmı darbe ile Özgür Anayasamızdaki bazı maddeler çıkarıldı. Dönemin mahkemeleri özellikle sol gençlik üzerinde odaklandı ve bazı gençlerimiz asıldı, bazıları ise kurşunlandı. 

13  Eylül 1980 tarihinde ne oldu da kardeşler barıştı, komşu çocukları barıştı, sınıf arkadaşları birbirlerinin koluna girdiler? İşte bu sorunun yanıtı belgelerle kanıtlanamadı. Ama yorumlarla kanıtlandı.
Artık biliniyor ki silahlar, sağcı gence de solcu gence de aynı kaynaktan verilmişti. Sağcı gençler faşist, solcu gençler komünist olarak adlandırılıyordu. Böylece cepheler oluşturuluyor ve bu gençler birbirlerinin üzerine acımasızca saldırıyorlardı. Ama bu silahların kaynağını araştıran olmadığı gibi, örgüt derneklerinin kiralarının nereden geldiğini araştıran da yoktu.
Polis bölünmüştü, öğretmen bölünmüştü, işçi bölünmüştü. Bu bölünme benim adamım senin adamın diye ayrımı getirmişti. Böylece polisler birbirine güvenemez olmuştu. Öğretmenler ayrı dernekler kurmuşlardı. 
Bence bu insanların hepsi büyük vatanseverlerdi. Ulusunun, ülkesinin ileri toplumlar düzeyine çıkması için kendi açılarından olaylara bakıyorlardı. Ama geleceğin güvencesi olan bu vatansever gençler, öldürülüyorlardı. Hem de acımasızca bilinmeyen güçlerce yok ediliyorlardı.
Siyasal iktidar, otoritesini polisle, askerle kurar. Polis, asker, siyasal gücün çıkardığı yasalar doğrultusunda insanlarımızın can güvenliğini, ülkenin bağımsızlığını korur. Ne olmuştu da belirttiğimiz 12 yıl boyunca polis ve asker görevini yapamamıştı?

11 Eylül günü aynı Genelkurmay Başkanı, aynı kuvvet komutanları görevde değil miydi? O gün otoriteyi sağlayamayan bu insanlarla, 12 Eylül günü nasıl oldu da ülkemizde, bombalar sustu, silahlar sustu? Yoksa ihtilal senaryosunun hazırlayıcıları içinde bu bireyler de var mıydı?
Geleceğimizin güvencesi gerçek vatansever gençler sağcısı da solcusu da, 12 Eylül’le birlikte hapislere atıldılar. İşkence çektiler, yıllarca gereksiz yere hapishane köşelerinde yattılar. 50 civarında fidanımız idam edildi. 250 civarında gencimiz işkence odalarında öldü. Binlerce genç bedensel veya ruhsal hasta oldu.
Atatürk Türkiye’si çağın gerisine çekildi. Yönetimler hayal edemeyecekleri kişilere verildi. PKK örgütü oluşturuldu. Kısaca 12 Eylül’ün ülkemize olumlu bir katkısı olmadı. Öyle değil mi?                               

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap