Geçtiğimiz yıl Konya'da sevgilisi tarafından darbedilen kadını
kurtarmak için olaya müdahale eden ve yaşanan boğuşma sırasında adamın ölümüne
yol açan 20 yaşındaki Kadir Şeker'i hatırlarsınız. Kadir için ilk günden
itibaren çok şey yazıldı, çizildi…
İçlerinde çok sayıda avukatın da
yer aldığı binlerce kişi davasını takip etti.
Sosyal medyada Kadir’e haksızlık
yapıldığı dile getirilen on binlerce mesaj atıldı.
Ve Kadir Şeker’e hayatının
baharında 12 yıl 6 ay ceza verildi…
Ne yazık ki bir insan kadına yardım
etmeye çalıştığı için gençliğinin en güzel yıllarını içeride geçirmek zorunda
kalacak.
Verilen cezanın ardından Konya
Cumhuriyet Başsavcılığı, dosya kapsamı, deliller ve olayın oluş şekli
değerlendirildiğinde Kadir Şeker'e verilen haksız tahrik indiriminin en üst
sınırdan uygulanması gerektiği talebiyle Konya Bölge Adliye Mahkemesine
itirazda bulunmuştu. Konya Bölge Adliye Mahkemesi, geçtiğimiz ay Kadir Şeker’e
verilen 12 yıl 6 aylık cezayı onayladı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığının cezada
indirim yapılması yönündeki talebi de reddedildi.
Kadir’in avukatları şimdi de
Yargıtay’a başvurmaya hazırlanıyor…
Evet, hukuk süreci bu şekilde
ilerlerken, olayın toplumsal yansıması da beklenildiği gibi seyretti…
Olayın yaşandığı günlerde uzmanlar
bu durumun olumsuz etkileri üzerinde durmuş, insanların yardım etme duygusunun
zarar göreceğini belirtmişti…
Ve tam da denildiği gibi olduğunu
geçtiğimiz günlerde gördük.
Kamera kayıtlarına da net olarak
yansıyan görüntülerde, Yozgat'ta bir benzincinin marketinde meydana gelen
olayda bir kişi, eski sevgilisini yerlerde sürükleyip, yüzüne birçok kez tekme
atıyordu.
Market çalışanları ise o sırada
hiçbir şey olmamış gibi rafları düzenlemeye devam ediyorlardı. Üstüne üstlük
alışveriş için gelen bir müşteri de yanlarından geçip kasaya gitti ve
alışverişini yapıp aynı şekilde geri döndü.
Ve bu görüntülerin ardından ülke
olarak yeni bir sendromumuz daha oldu.
Uzmanlara göre bunun adı ‘Kadir
Şeker Sendromu.’
Görünen o ki; Kadir'in karşı
karşıya kaldığı durum ve aldığı ceza, herkesin kafasının bir köşesinde kaldı…
Yozgat’taki son örnekte de
göründüğü üzere artık insanlar saldırıya uğrayan bir kadının yardımına koşmakta
tereddüt edecek, Kadir’in yaşadıklarını yaşar mıyım düşüncesiyle hayatına devam
edecek…
Olay sonrası konuyla ilgili yapılan
bir sokak röportajı da bu gerçeği net olarak ortaya koydu. Mikrofon uzatılan
herkes adeta Kadir örneğini vererek, eskiden olsa daha farklı davranacağını
fakat artık karışmamayı tercih ettiğini belirten ifadeler kullandı.
Tabii burada bir parantez açmak da
gerekirse, tüm ülke kadınların şiddet görmesine tepki gösterirken, kadınların
büyük çoğunluğunun ‘o benim eşim, sevgilim’ gibi ifadeler kullanması ve adeta
kendine yardım edeni suçlu çıkarması da insanların duyarsızlaşmasına neden olan
bir başka örnek…
Sözün özü; Kadir Şeker Sendromu
etkisini daha fazla artırmadan, kadına şiddetin ’tolere edilemez’ bir gerçek
olduğunun başta şiddet görenler olmak üzere herkes farkına varmalı! Böylece
sorunun çözümü daha kolay olacaktır.