Türk milleti için çok anlamlı bir haftanın
içerisindeyiz…
Dün, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 103 yıl önce
Samsun'a çıkarak, bağımsızlığımızın fitilini ateşlediği şanlı günün yıl
dönümünde, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamanın
mutluluğunu yaşadık.
Atatürk’ün ‘bütün ümidim’ dediği gençlere armağan
ettiği 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Türkiye'nin dört bir
yanında törenlerle kutlandı.
Evler adeta bayram yerine döndü.
19 Mayıs’ın önemini anlatmak için ne söylesek, hangi
kelimeleri kullansak şüphesiz az kalır.
Bu anlamlı günün Türk milleti için bir milat
olduğunu, Atatürk’ün doğum günü olarak 19 Mayıs'ı işaret etmesinden de
anlayabiliriz.
Bilindiği üzere Atatürk, Cumhuriyet tarihi açısından
önemli bir eser olan Nutuk’a 19 Mayıs mücadelesi ile başlamış, geçmişi anlatıp
aynı zamanda gelecekte olabilecek tehlikelerin önceden sezilebilmesi için
alınacak dersleri kendi kaleminden gelecek nesillere aktarmıştır.
*
19 Mayıs’ın 103’üncü yılında, kurtuluşa giden yolun
duygu yüklü öyküsünü hafızalarımıza kazımalıyız.
Ulu Önder Nutuk’ta şöyle diyor; “1919 senesi
Mayıs’ın 19. günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye: Osmanlı
Devletinin dâhil bulunduğu grup, Harbi Umumi’de mağlup olmuş, Osmanlı ordusu
her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır, bir mütarekename imzalanmış...”
*
“... Baylar, bu durum karşısında bir tek karar
vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, kayıtsız, koşulsuz, bağımsız yeni bir
Türk Devleti kurmak. İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve
Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar,
bu olmuştur. Bu kararın dayandığı en sağlam düşünüş ve mantık şu idi: Temel
ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam
bağımsız olmakla sağlanabilir.”
*
“Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek
insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa
vurmaktan başka bir şey değildir. Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve
büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir. Öyleyse
ya bağımsızlık ya ölüm! İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu
olacaktı.”
*
“... Son sözlerimi özellikle memleketimizin
gençliğine yöneltmek istiyorum. Gençler! Cesaretimizi artıran ve sürdüren
sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfanla, insanlık meziyetinin, vatan
sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Ey yükselen
yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yüceltecek yaşatacak
olan sizsiniz. Bu sonucu, Türk Gençliğine emanet ediyorum..."
*
Evet! Her bir cümle, her gün hatırlanılması gereken
ders gibi...
Tüm bu düşünceler ışığında söylenebilecek bir tek
söz var: Ne mutlu Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan yürüyenlere!