Tüm dünya geçen haftadan beri iki bilim insanını konuşuyor.
Herkesin gözü koronavirüse karşı yüzde 90 oranında etkili
aşıyı geliştiren ve adeta tüm dünyaya umut aşılayan Türk asıllı bilim
insanları, Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin’in üzerinde…
Haklarında bir haftada binlerce haber yapılan, sosyal
medyaya adeta damgalarını vuran bu mütevazı çiftin başarısı, şüphesiz tesadüf
değil…
Öyle ki Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, 2002
yılında evlendikleri günün sabahında laboratuvarda çalışıyormuş, nikahtan sonra
da balayına çıkmak yerine yine laboratuvarlarına dönmüşler. Tıp fakültesinde
tanışan ve kansere tedavi bulmak için güçlerini birleştiren Türeci ve Şahin, şu
an Almanya’nın en zengin 93’üncü çifti olarak anılıyor.
Onları buldukları aşı kadar gündeme getiren bir neden de
yaşam tarzları…
Almanya gibi bir ülkenin en zengin 100 ismi arasında yer
alıyorlar ancak ofislerine yakın mütevazı bir apartman dairesinde yaşıyorlar…
Hayatlarını bilime adayan çift, banka hesaplarındaki bol
sıfırlara rağmen bir otomobil sahibi olmaya dahi gerek görmüyorlar ve işe
bisikletle gidip geliyorlar...
Aşı ile ilgili verileri aldıkları gün BBC’ye röportaj veren
Prof. Dr. Uğur Şahin, ‘nasıl kutladınız’ sorusu üzerine, “Kutlama yapmak için
imkanımız olmadı. Eşim Özlem Türeci ile bunun ne kadar fantastik bir sonuç
olduğunu konuştuk. Son aylarda yaşadıklarımızı düşündük. Bu çok rahatlatıcı ve
olağanüstü bir sonuç. Oturduk çaylarımızı tokuşturduk” cevabını verdi.
Kısacası Türeci ve Şahin, dünyaya umut olmaları dışında,
alışık olmadığımız yaşam tarzları ile de anlayabilen herkese örnek oldu!
***
Aşı haberi hepimiz için umut verici ama şu da bir gerçek ki,
aşının bulunduğunun açıklanması zaten rehavette olan Türk halkını daha fazla rahatlatmamalı.
Prof. Dr. Uğur Şahin, aşıyı 2021’in ilk üç ayında piyasaya
süreceklerini açıklasa da gelecek yılın kış mevsiminde gözle görülür bir
rahatlama olacağını belirtiyor.
Yani önümüzde uzun bir zaman var!
Çevremize de baktığımızda her gün birinin koronavirüs
testinin pozitif çıktığının haberini alıyoruz.
Çember iyice daralmış durumda.
İnsanlar ne yazık ki koronavirüsün sadece öldürücü etkisi
ile ilgileniyor.
Halbuki uzmanlar virüsün bıraktığı kalıcı hasarlarla ilgili
açıklama üzerine açıklamada bulunarak, yakalanmamaya çalışın uyarısı yapıyor.
Virüsün akciğer hasarı, kalpte ritim bozuklukları, diyaliz
ihtiyacı doğurması yanında son olarak beyni on yıl yaşlandırdığı tespit edildi.
Kısacası evet bizler en basit görevimiz olan
maske-mesafe-hijyen kuralına uyalım ama bunun artık yeterli olmadığı herkesin
malumu!
Öyle ki sokağa çıkan herkes, bu en basit kurala bile büyük
oranda uyulmadığını rahatlıkla görebilir. Her gün yüze yakın insanımız yaşamını
kaybederken, hala maske takmamayı marifet sayan insanlar var!
Bu illet virüsün daha fazla kişiye bulaşmasını önlemek
amacıyla hiç değilse aşının yaygınlaşacağı zamana kadar yeni tedbirlerin alınma
zamanı geldi de geçiyor bile.