İşler ne zaman çığırından çıksa ya da kelimeler ne zaman kifayetsiz kalsa ‘Sözün bittiği yer’ deriz ya… Geçtiğimiz haftadan itibaren ne yazık ki yine sözün bittiği yerdeyiz… Sözün bittiği yer diyoruz çünkü bağırıyoruz, isyan ediyoruz, yeter artık diyoruz, eylem yapıyoruz, çözüm istiyoruz fakat gelin görün ki bir adım ileri gidemiyoruz. Son olarak yolda yürürken hiç tanımadığı Can Göktuğ Boz'un samuray kılıçlı saldırısına uğrayan Mimar Başak Cengiz’in ölümü ülkede infial yarattı…

Ankara'da yaşayan ve İstanbul Finans Merkezi'nde bir bankanın inşaatında görevli olan mimar Başak Cengiz, mesaisinin ardından kaldığı otele doğru yürürken, yanında samuray kılıcı taşıyan, hiç tanımadığı bir cani tarafından öldürüldü. Hayatının baharında gencecik bir insan belki de ne olduğunu bile bilmediği samuray kılıcı ile sokak ortasında kılıç darbeleriyle hayattan koparıldı. Evet, henüz 28 yaşında yeni nişanlı bir mimar, 21. yüzyılda kılıçla katledildi! İnsanın kanını donduran o anlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. Tabii güvenlik kameralarındaki görüntülerin sızdırılması da ayrı bir vahim konu… Emniyet güçleri, katil zanlısını kısa sürede yakalarken, günlerdir sözde eğitimli bir anne babanın oğullarını aklayabilmek için yaptıklarına şahit oluyor Türkiye… Katil zanlısı, ifadesinde, “Canım çok sıkkındı. Bir kadını bıçaklamayı düşündüm.

Evdeyken birini öldürmeyi planladım. Elime kılıcı alıp dışarı çıktım. Öldürebileceğim, bana direnemeyen birinin, bir kadının geçmesini bekledim. Karşıma o çıktı, öldürdüm" dedi. Akıl alır gibi değil… Hayalleri olan bir genç kızın canına kıymak, nasıl bu kadar basit olabiliyor? Kadına şiddete ve kadın cinayetlerine karşı çıkanların neredeyse suçlu ilan edildiği ülkemizde, kadınlar ne sokakta ne kendi evlerinde kısaca hiçbir yerde güvende değil.

Katil zanlısının babası ‘Bıçakları, kılıçları çok severdi, internetten alıyordu’ diyor. Sözde eğitimli bir anne ve baba çocuklarının bu kadar bıçak, kılıç gibi aletler almasını alarm olarak görmüyor, konuyu ilgi duymak olarak nitelendiriyor. Ve çocuklarının akıl sağlığının yerinde olmadığına inandırmak için de senaryo yazıyorlar… Neyse ki cinayet soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı, önceki gün anne ve babanın oğullarının akıl sağlığının yerinde olmadığı gerekçesiyle akıl hastanesine sevk edilmesi yönündeki talebini reddetti ve soruşturmaya devam etme kararı aldı. Artık kendimiz söyleyip kendimiz dinlemek istemiyoruz! Ateş sadece düştüğü yeri yakmasın… Söz sahibi bakanların, milletvekillerinin ve siyasilerin bizler gibi sosyal medyadan kınama mesajı yayınlamasını istemiyoruz. Çünkü daha fazlasını yapabilirler… Bir dizide “Daha kötü ne olabilir diyorum, o da oluyor” diye bir söz vardı…

Şu an tam olarak o noktadayız. Her gün daha da kötüsü, daha da vahşisi ile karşı karşıya kalıyoruz… 2021 yılında 340 kadın eşleri, sevgilileri ya da hiç tanımadıkları kişiler tarafından vahice katledildi… Hal böyleyken bir şeyler yapmanın zamanı geldi de geçmedi mi? Artık kadınların hayatları sosyal medyada iki gün gündem olup unutulmasın… Biz yazdıkça, siyasiler okuyup bir adım atmadıkça her gün bir kadına üzülmeye, acaba sıradaki kim demeye devam edeceğiz gibi görünüyor… Umarım bu kez yanılan biz oluruz.