Ülke olarak
bir aydır koronavirüsle mücadele ediyoruz.
Neredeyse
yaşama dair her şeyi bir kenara bıraktık!
Her gün vaka sayılarını
ve kaç kişinin yaşamını kaybettiğini merak ediyor, açıklama yapıldıktan sonra alınan
tedbirler yeterli mi değil mi diye düşünerek kaygı içerisinde bir sonraki
akşamın rakamlarını beklemeye başlıyoruz…
Adeta bu
kısır döngü içerisinde günlerimizi geçirirken, ülkemizin önemli gerçekleri
arasında yer alan birçok olayı da ne yazık ki gözden kaçırıyoruz.
Mesela aile
içi şiddet ve kadın cinayetleri…
Malum koronavirüs
salgınından korunmak için insanlar yapılan çağrılar ve kısıtlamalar üzerine evde
daha fazla vakit geçirmeye başladı.
Ne yazık ki
daha bir aylık karantina sürecinde ortaya çıkan rakamlar, ülkemizde kanayan bir
yara olan şiddetin boyutunun her geçen gün arttığını gösteriyor.
Bir düşünün evden
çıkmama çağrılarının yapıldığı 11 Mart ile 31 Mart arasında geçen 20 günde 21
kadın öldürüldü.
9 kadın ise
şüpheli şekilde ölü bulundu.
Nisan ayının
ilk 14 gününde de çeşitli illerde kadın cinayetleri işlenmeye devam ediyor.
Yine ülke
genelinde yapılan bir araştırmada kadına ve çocuğa yönelik şiddetin yüzde 27.8
arttığı açıklandı. Diğer yandan aile içi şiddetten dolayı boşanma başvuruları da
4 kat artmış durumda.
Sürecin bu
yöndeki sosyal ve psikolojik etkileri ne yazık ki göz ardı ediliyor ve
neredeyse haberlerde bile yer bulmuyor diyebiliriz.
Koronavirüs
günlerinde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri görünmez kılındıkça, önümüzdeki
günlerde bu sayı daha da artacaktır.
Öyle ki son
günlerde yaşanan şiddet olaylarını değerlendiren Sosyolog Tuba Demirci Yılmaz
önemli noktalara parmak bastı…
Diyor ki;
“Eşler hiç
geçirmedikleri kadar birlikte zaman geçiriyorlar.
Bu süreçte özellikle
hiç şiddet görmemiş kadınların da çeşitli şekilde devleti, polisi ve var olan
bir takım yardım hatlarını aradığını biliyoruz.
Yani bugünlerde
ilk kez şiddet görenlerin oranı da arttı. Bir de zaten şiddet mağduru olup bu
kapanma yüzünden daha fazla şiddete maruz kalanlar var.
Mağdur sadece
eşler olmuyor. Anne, baba, ağabey, kardeş, çocuk... Bazen kadınlar da saldırgan
olabiliyor. Özellikle çocuklar için. Yaşlılara yönelik şiddet de var. Bunların
da arttığını biliyoruz.”
Uzmanların
işaret ettiği gibi koronavirüs salgınının birkaç ay daha süreceğini
düşündüğümüz ve bugün yaşanan şiddet olaylarına baktığımız zaman evlerdeki
gerginliklerin daha da artmasını önlemek için bir an önce harekete geçilmeli…
Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bu süreçte daha büyük görev ve sorumluluklar
düşmektedir.
Herkesin
stres yüklü olduğu bugünlerde kadınlara gerekirse prosedürlere gerek
kalmaksızın bir telefon kadar yakın olunması gerekmektedir.
Ayrıca
belirlenecek yöntemlerle evlerinde olan tüm kesimler için psikologlar
tarafından bilgilendirme çalışmaları da yapılabilir.
Yoksa zaten özellikle
kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin 12 ay konuşulduğu ülkemizde bu
rakamların gün geçtikçe artması sürpriz olmaz…
Evet evde
kalalım…
Ama sabırla
ve huzurla kalalım…
Koronavirüsü
yenmeye çalışırken şiddete yenilmeyelim…