SON DAKİKA
SON DAKİKA


Başka Konu Kalmadı Mı?
11.08.2020

Ülkemizde her şey güllük gülistanlıkmış gibi son günlerde sadece İstanbul Sözleşmesi tartışılıyor…

Öyle ki her gün birbiri ardına vahşice öldürülen kadınlar bile ne yazık ki bu kadar gündemde kalmıyor…

O kadar çok konuşuldu ki, şu an ilgili ilgisiz herkes İstanbul Sözleşmesi’nin adını öğrenmiş durumda.

Peki ya içeriğini kaç kişi biliyor?

Her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgisi olanın da olmayanın da bir beyanı var.

Ve çok enteresan ki fikri olanların içerisinde karşı çıkanların ve eleştirenlerin büyük çoğunluğu erkek! Hatta sözleşmeden çıkılması için rapor hazırlayan komisyon da sadece erkeklerken oluşuyor!

Bırakın bari kadınların haklarını savunan bir sözleşme ile ilgili kadınlar konuşabilsin…

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) neden 6 sene sonra eleştiriliyor?

Üstelik sözleşmeyi ilk imzalayan ülke Türkiye olmasına rağmen… 

Öte yandan sözleşmeye destek verenler olduğu gibi vermeyenlerin olması da gayet normal bir durumken, bu konuyu bu kadar siyasileştirme çabaları neden?  

Kadınların tek istediği işin içine siyaset karışmadan, haklarını arayabilmek...

Çünkü artık her gün acaba hangimiz katledileceğiz korkusu yaşamak istemiyorlar…

Sözleşmelere ideolojik olarak değil, içeriği hayatımızı kurtarmaya yetiyor mu yetmiyor mu diye bakıyorlar…

Öyle ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcılığını yaptığı KADEM’in de sözleşmeye destek vermesi bu durumu en net şekilde özetliyor.

KADEM tarafından yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi ve kadın cinayetlerinin artması arasında doğrusal hiçbir bağlantı yokken, kadın cinayetlerini önlemek üzere getirilmiş bir düzenlemenin günah keçisi ilan edilmesini anlamak pek mümkün gözükmemektedir. Cinayetler gerçekten arttıysa burada bakılması gereken pek çok değişkenli sosyolojik ve psikolojik toplumsal süreçlerdir. Burada sözleşmenin bu kadar hedefe konulması asıl sebeplerin görmezden gelinmesi anlamına da geliyor. İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik her tür şiddete karşı hukuki çerçevede detaylı bir koruma sağlayan ilk uluslararası belgedir” denildi.

Yani İstanbul Sözleşmesi’ni eleştireceğim diye kadınlara aleni şekilde hakaret edip çirkin yakıştırmalar yapan yazara da gereken cevabı vermiş oldular…  Ve AK Partili kadınlar 81 ilde kendilerine yapılan çirkin yakıştırmalar nedeniyle yazar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Kısaca kadınlar canlarını kurtarmakla mı uğraşsın yoksa eğitimli (!) kişilerin çirkin yakıştırmaları ile mi şaşırmış durumdalar!

Sonuç olarak ülkede gün geçtikçe artan kadın cinayetlerini İstanbul Sözleşmesi’ne bağlamak ne yazık ki işin kolayına kaçmak…

Artık büyük resmi görmenin vakti geldi de geçiyor bile…

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap